Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre

Emre
@Heathcliff_
İngiliz Dili ve Edebiyatı
27 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
165 syf.
7/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Sürgünler
Sürgünler
James Joyce
James Joyce
James Joyce'un ilk ve tek drama eseri olan Sürgünler bize yoğun olarak özgürlük, arkadaşlık ve aşk konularını anlatıyor. Kısıtılı karakter kadrosu olay örgüsüne tamamen hakim bir şekilde ilerliyor. Beatrice, Richard, Bertha ve Robert olayların etrafında dönen karakterlerimizken, ana karakterlermiz Richard ve Berthadır. Bu drama da Joyce kitaba adını veren sürgün kelimesini hem temel anlamda hemde mecaz anlamda bize aktarmıştır. Temel anlamda Richard bir sebepten ötürü 8-9 seneliğine ülkeden sürgün edilirken mecaz anlamını incelediğimiz de sürgün kelimesinin insanın iç dünyasını yansıttığını, sınırsız özürlüğün insanın aklını bulandırdığını ve ruhunu zehirlediğini eser içinde bizlere göstermiştir. Diğer bir bağlamdaysa bu sürgün insanın kendisini çevresinde ki diğer insanlardan izole etmesi anlamında kullanılmıştır. Bu sebeple sürgün mekana bağlı kalınmaksızın kişinin kendisinden de bir kopuşunu temsil etmektedir. Olay örgüsü olarak bu dört ana karakterimiz birbirlerine dostluk ve aşk paradigmalarıyla bağlanmış ve bir dörtgen sarmal oluşturmuşlardır. Bertha ve Richard evli bir çiftdir ve Robert çiftimizin çok eski arkadaşıyken aynı zamanda da Bertha'ya çok aşıktır. Beatrice ise Robert'ın kuzenidir ve Richard'ın Beatrice'e aşık olduğu eser boyunca inanılan diğer bir olaydır. Ancak, Beatrice kuzeni Robert'a aşıktır. Bertha'ise konuşmaları dikkate alındığında hem Robert'a hem de Richard'a karşı duygular beslemektedir. Bu aşk dikdörtgeninde Joyce bize en temel duygularımız olan "aşk, arkadaşlık ve sadakat" duygularını sorgulatmıştır.
Sürgünler
SürgünlerJames Joyce · İthaki Yayınları · 2023243 okunma
Reklam
266 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Az Düşün, Mutlu Yaşa
1931 Yılında Aldous Huxley tarafından yayımlanan "Cesur Yeni Dünya" (Brave New World) bizlere savaştan arınmış, herhangi bir karmaşanın olmadığı; genel kavramlardan arınmış bir distopik evrene götürmektedir. Kitap içerisinde totaliter devletin insanların varoluşunu baştan sona değiştirmiştir. Yeni bir milat ilan etmiş ve o günden sonra hiçbir şey aynı olmamıştır. Anne veya baba olmanın utanç kaynağı olduğu, çocukların bilimsel tüplerde "üretildiği" ve doğumlarından itibaren şartlandırıldığı bir evren yaratmıştır Huxley. Bu evrende aşık olmak gibi davranışlar yasaklıdır. Kitap içerisinde de göreceğimiz en dikkat çekici slogan "Herkes, herkes içindir" sloganı olacaktır. Evlenmek gibi aidiyet bildiren kavram yoktur, aksine kimin kaç kişiyle beraber olduğu yarışı roman içerisinde görülmektedir. Sürekli olarak yeniyi almak, eskiden kaçınmak; çocukça davranmak ve doğumdan itibaren dikte edilen olgulara boyun eğmek zorunda olunan bir uygarlık yaratılmıştır. Yenilikler, sistemi bozma korkusuyla öne sürülmez, bilimde dahi olsa gerekmedikçe reddedilir. Başkaldıranlarsa sürgüne mahkumdurlar. Kitabımızın devamında Koşullu Şartlandırma Müdürü'nün gizli oğlu üzerinden farklı olanın iki toplum arasında da yabancı sayıldığını ve kabul edilmemenin ve sistemin ait olmayana davranış biçimini incelemekteyiz. (Fazla Spoiler olmaması için fazla detaydan kaçınmak istedim :) İyi Okumalar Dilerim)
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,3bin okunma
576 syf.
·
Puan vermedi
Genç Oliver hayata fakir bir yetim olarak gözlerini açacak kadar bahtsızdı. Doğduğu gün annesini kaybeden Oliver'ın hayatı hep yoksullukla geçti. Biraz olgunlaşana kadar yetimhanede büyüyen Oliver sonrasında para karşılığında bir tabutçuya satıldı. Kendisinin ve benzerlerinin bir önemi yoktu çünkü. Bir mal gibi satılmaları gayet normaldi. O kadar değersizlerdi ki yemek dahi esirgeniyordu onlardan. Tabutçuda maruz kaldığı zorbalığın ardından kaçmayı çare bilen Oliver sokaklara düşmüş ve yolları Fagin isminde bir hırsızlar lideri ile kesişmişti. Saf ve temiz karakteriyle Oliver başlarda neler dönüp bittiğini anlamasa da zamanla Fagin'in ellerinde istemeye istemeye bir hırsıza dönüştü Oliver. Yapmak zorundaydı, çünkü sahip olduğu tek şeyi olan canını da kaybetmek istemiyordu. Olay örgüsü Fagin, iş ortakları ve Oliver çerçevesinde akarken sonunda ilahi adaletin gerçekleştiğini, Oliver'ın aslında zengin bir aileden geldiğini; Fagin ve çetesininse öldüklerini öğreniyoruz. Oliver Twist'de Charles Dickens bizlere dönem şartlarında hayatta kalmanın ne kadar zor olduğunu. Yetimler örneği ile alt sınıf insanların ne şartlarda haytta kalmaya çalıştıklarını ve ilahi adaletin var olduğunu bize aktarmaya çalışmıştır.
Oliver Twist
Oliver TwistCharles Dickens · Can Yayınları · 201816,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ben yok "Biz" Var
Her şeyin saydam, her şeyin camdan yapıldığı bir dünya hayal edin. Gizlilik namına hiçbir şey olmayan, herkesin, her şeyinin, herkese açık olduğu, gizliliğin sadece antik bir kavram olduğu; mutluluğun, duyguların, içkini ve sigaranın kesinlikle yasaklandığı, her şeyin matematiksel anlamda yorumlanmasının anlamlandığı bir sistem hayal edin. Öyle ki
Biz
BizYevgeni İvanoviç Zamyatin · İthaki Yayınları · 20219,3bin okunma
109 syf.
·
Puan vermedi
Samuel Beckett
Samuel Beckett
Freud'un psikanalizinden faydalanarak yaratılan iki karakter Vladimir ve Estragon'un hayatı tam anlamıyla temsil eden boş bir yol, yapraksız bir ağaç ve hiçliğin içerisinde naturalistic sohbetleri ile umarsızca week minded reaction göstererek "Godot"u beklemeleri ile başlıyoruz dramamıza. Birbirlerine sürekli dalaşmaları ancak bir o kadar unutkan olmaları, intihar düşüncesinin yer yer akıllarını meşgul etmesi ama cesaret edememeleri, Estragon ID'i temsil ederken Vladimir'in Super Ego'yu temsil etmesi ancak ikisinin tek bir bedeni oluşturması oyunu eşsiz bir tat katıyor. İlk perdede gerçekten Godot'un gelmesini beklerken. Ikinci sahnede ulaklık yapan çocuğun aynı cümleyle konusrak aslında bir döngüde olduklarını görmemiz şok edici bir gerçeği yüzümüze vuruyor. Ayrıca Lucky ve Pozzo arasında ki köle efendi ilişkinin değişkenliğinin taşıdığı derin anlam da bir hayli etkileyici. İlk sahne de ezici bir Efendilik hissiyatı veren Pozzo'nun davranışları, ikinci sahne de Lucky'e olan muhtaçlığı bize gücün değişebileceğini gösteriyor. Kısacası kimsenin egemenliği sonsuz değildir havası katıyor.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Can Yayınları · 19908bin okunma
Reklam
72 syf.
7/10 puan verdi
Modern dönem Dramalarından realistic özelliklerinin "Expressionist" yaklaşımla yansıtıldığı aynı zamanda "Fütüristik" özelliklerde barındıran bu tiyatro eseri Yank isminde ki ana karakterimiz etrafında gerçekleşiyor. Kapitalist sistem eleştirisi ve karakterimizin kimlik arayışı, sosyal sınıf farkı gibi öğeler Modern Trajik Karakter (Hatayı yapan karakter değil aksine toplum baskısı yüzünden gerçekleşen yıkımları yaşayan karakter) öncelikle büyük bir özveriyle bir gemi ocağında çalışırken karşımıza çıkıyor. Ardından üst sınıf mensubu Mildred ile karşılaşmasında herşey değişiyor. Mildred Yank'e olan korkusundan bayılıyor ve bayılma dan hemen önce "filthy beast" pis yaratık olarak sesleniyor ve Yank intikam arayışı sırasında kimliğini, ait olduğu yeri arıyor ve en sonunda ait olduğu yerin ölüm yani fiziksel hayatta hiçbir yer olmadığı anlaşılıyor.
Allahın Ayısı
Allahın AyısıEugene O'Neill · Can Yayınları · 199174 okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Yazarımız en başta kitabın sonunu vererek olayların nasıl buraya geldiği merakını uyandırıp aynı zamanda kalıpları kırarak söze başlıyor. Bundan dolayı sonunu değil gidişatını merak ettiğimiz bir hal alıyor "Türkü Söylüyor Otlar." Ana karakterimiz Mary Güney Afrika da şehir hayatı yaşayan ancak arkadaşlar ıtarafından davranışları
Türkü Söylüyor Otlar
Türkü Söylüyor OtlarDoris Lessing · Can Yayınları · 2017401 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
"Kadının varlığına katlanamayan zihniyet; elbette onun yazmasına, okumasına, düşünmesine de karşıdır." Alıntısıyla başlamak istedim bu incelemeye. Feminisit yazar Virginia Woolf bu eserinde kadının yerini ve gördüğü ikinci sınıf muameleyi. Edebiyatta ne kadar az yer aldığını, erkeklerin her koşulda kadınlardan üstün olduğu düşüncesinin hakim olduğunu ki kitapta "bir sınıfta en düşük not alan erkek öğrenci bile kız öğrenciden daha zekidir" gibi bir satırlada bu sözünü desteklemiştir. Kitapta başka bir çok yazar ve eserden destek alan Virginia, Shakespeare ve krugusal olarak onun kız kardeşini aynı şartlar altında değerlendirmiş ve sonunun intihar olacağınıda söylemiştir. Ayrıca kadınların edebiyatta çok az yer aldığını, şu ana kadar gelen kadın yazarların ne şartlarda yazdığını bizlere sunmuş ve kadınlarımızı yazmaya teşvik etmiştir.
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202137,9bin okunma
172 syf.
9/10 puan verdi
Free Will- Right to Choose
Anthony Burgees tarafından kaleme alınmış bu roman seçme özgürlüğünü ve bu özgürlüğün önemini bir çete üyesi Alex üzerinden bizlere anlatıyor. Otoriter bir rejimin hakim olduğu ortamda karanlığın suçla dolu, aydınlığınsa geceden kalanların üstünü örttüğü. Her yaştan insanların sokağa adım atmaktan çekindikleri, her sokak başı bir çete ortamı olan,
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,9bin okunma
416 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Klasik dönemde Daniel Defoe tarafından kaleme alınmış bir başyapıt demenin herhangi bir sakıncası olmadığını düşündüğüm bir eser. Ana karakterimiz "Moll Flanders" kadın karakter olmasıyla dönem eserlerine kıyasla ayır bir yer tutmaktadır. Moll doğduğunda toplumda yer alan diğer kadınlardan daha farklı bir bakış açısı vardı. Dönemin ağır
Moll Flanders
Moll FlandersDaniel Defoe · Can Yayınları · 2021730 okunma
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Aslında Yaratık sıradan her insan gibi kendine toplum içinde bir yer edinerek kabul ettirmek ve onlardan birisi gibi olmak istemişti. Onlara ilgisini ve şefkatini vermek ve verdiği kadarını da geri almak istiyordu. Çok arzuluydu bu konuda ama şeytani bir ön yargıya sahip insanlar onun henüz düşüncelerini dahi öne sürmeden hayatlarından sürdüler ve merhametine rağmen dışladılar. Aslında çok saf olan yaratık insanlığın eliyle bir şeytana dönüştürülmüştü ve bunun tek sebebi yaratıcısı, Victor Frankenstein'di. Tanrı şeytanı dahi yalnız bırakmamışken, o yaratığını yapayalnız bırakmıştı.
Frankenstein
FrankensteinMary Shelley · İthaki Yayınları · 202113,9bin okunma