“Ve böyledir, Tanrı'm, her bir gece;
daima uyanır da birileri,
giderler, giderler ve bulamazlar seni.
Duyuyor musun onları körlerin adımlarıyla
karanlığa girerken?
Kıvrılarak inen merdivenlerde,
duyuyor musun dua ettiklerini?
Duyuyor musun kara taşlar üzerine yuvarlanışlarını?
Duymalısın ağladıklarını; çünkü ağlıyorlar gerçekten.”
m.youtube.com/watch?v=vl1h43S...
“İnsanlar, ” dedi Küçük Prens, “hızlı trene biniyorlar. Ama ne aradıklarının farkında değiller. Sürekli aceleleri var, heyecan içindeler ve dönüp duruyorlar…”
“Yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan
Beni artık ne sıkıntı ne rahatlık haylamaz.
Çünkü ben ayaklanmanın domurmuş haliyim
Yürüsem rahmet boşanacak
Ve sana bir karşılık vereceğim.”
“Yüzüm beni yeterince tanıtır.
Bende ne cila, ne de riya var. Kalbimde bulunmayan bir hissin görüntüsü de hiç bir zaman alnımdan görülmez. Sonuçta ben her yerde o kadar kendime benzerim ki, bilge rolü oynayan bile beni saklayamaz.”
“Değil mi ki lanetlenmiş bir soyuz ve batan bir gemiye zincirlenmişiz demek bütün olanlar kötü bir şaka; öyleyse biz de hiç değilse kendi payımıza düşeni yapalım, öbür tutsakların acısını hafifletelim hücremizi çiçeklerle, minderlerle döşeyelim, elimizden geldiğince dürüst olalım.”