Başka bir deyişle hayat nasıl da güzeldi, meyveleri nasıl da tatlıydı, bu kin ya da şu tasa nasıl da önemsizdi, dostluk ne hoştu, benzer insanlarla olmak ne hoştu, insan güzel bir sigara yakıp pencere kenarındaki koltuğun minderlerine gömülürken..
dalgındım dağlar gibi
türkülüydüm çınar çınar
ne savrulup giden sarı
ne kızarıp gelen yeşil
dikilmiş dikmeninde hoşçakal köprüsünün
tam da mendil sallıyordum güzel günlere