İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan'lara...
Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!
Ben sadece öğrenmek istediğim şeyleri onlarla paylaşmak, ufkumuzun hiç de dar olmadığını göstermek istiyorum.
"Hangi sorumsuzluk kardeşlerim?" diye bağırdı. "Yaşamın gerçek anlamını arayan, bulmaya çalışan bir martidan daha sorumluluk sahibi biri olabilir mi? Bin yıldır yaptığımız tek şey, balık peşinde koşmak. Artık, yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi. Bana bir şans verin, öğrendiklerimi size göstereyim.
Onu üzen şey yalnızlık değildi; diğer martılar uçmanın keyfine varamamış, uçmalarıyla gurur duyamamışlardı.
Gözlerini azıcık aralayıp, ileriye bakmayı reddetmiş yaşamın gerçek anlamını arayan, bulmaya çalışan birileriydi.
Eğer ne yaptığını biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmen gerek.
"Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi? Ustelik çok kısa süren bir çalışmayla bunu kendilerinin de anlaması bu kadar mümkünken. Bu iş bunca güç olmak zorunda mı?"
Kin, nefret ve düşmanlığı sevmekten söz etmiyorum ben. Gerçek martıları, onların her birinin içindeki güzellikleri görmeye çalışmalı, bunu onların da görmesine yardımcı olmalısın. Sevgiden kastettiğim şey bu benim. Bu işin sırrinı çözdün mü, gerçekten sevebilirsin.