İşte size bir insan, ayağının suçunu çizmesine yüklüyor.(Yine şapkasını çıkarır, içine
dikkatle bakar, elini içinde gezdirir, üstüne vurur, içine üfler, tekrar başına geçirir.)
İzmir Körfezi 'nin görünüşü, haritada üç yanını saran karalar arasına sokulmuş bir çizmeyi hatırlatır, insan sayısı on bini yeni aşan Urla ilçesi, bu çizmenin topuğu ile tabanı
arasında kalan oyuk içine düşer.
«Babam ellisinde öldü,
ben de böyle tez mi öleceğim?>>
diye düşündü
21 yaşındayken.
«İşsiz kalırsam» diye düşündü
22 yaşında.
«İşsiz kalırsam» diye düşündü
23 yaşında.
«İşsiz kalırsam>> diye düşündü
24 yaşında.
Ve zaman zaman işsiz kalarak
«İşsiz kalırsam» diye düşündü
50 yaşına kadar.
51 yaşında « İhtiyarladım» dedi,
«babamdan bir yıl fazla yaşadım.»
Şimdi 52 yaşındadır.
İşsizdir.
Şimdi merdivenlerde durup
kaptırmış kafasını
düşüncelerin en tuhafına
«Kaç yaşında öleceğim?
Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?>>
Burnu sivri ve uzun.
Yanaklarının üstü çopur.
Denizde balık kokusuyla
diye düşünüyor.
Haydarpaşa garında
1 94 1 baharında saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telaş.
Bir adam merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.
Zayıf.
Korkak.
Burnu sivri ve uzun, yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam.
Felçli bir kimsenin altından koltuğunu çekip değneklerini bir tarafa bırakmasını, yahut bir mucize olmaksızın, "döşeğini sırtlanıp
yürümesini" istemek ne ise, bilginim diye geçinen okurdan kitaplarını bir tarafa bırakıp kendi kendine düşünmesini beklemek de odur.
Kendileri dışındaki herkes hakkında en az fikre sahip insanlar yazmaktan ve okumaktan başka işi olmayan insanlardır denebilir. Eğer elinden okumaktan ve yazmaktan başka bir şey gelmeyecekse insanın okuma yazma bilmemesi daha iyidir.
"Seni yalnız bırakmayız!" dedi Çagatayev kaplumbağaya.
Her canlının üzerine kutsal bir varlıkmış gibi titriyordu ve yüreği öylesine yoksuldu ki teselli verebilecek bir şeyi fark etmemesi olanaksızdı.
"...Voşçov uykusuzluğun soğuk gerilimiyle yatıyordu ve dünyada yararlı biri olup olmadığını ya da onsuz her şeyin daha iyi olup olmayacağını bilmiyordu."
"Voşçov odasındaki eşyayı torbasına yerleştirdi ve geleceğini açık havada daha iyi algılamak amacıyla dışarı çıktı.
Ama hava boştu, kımıltısız ağaçlar ısıyı özenle yapraklarında tutuyordu ve toz, ıssız yolda can sıkıcı biçimde yatıyordu."