Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadir Şahin

Bugün 20-25 yaşlarındaki gençlerde oluşan akli ve ruhi seviyeye baktığımızda bir önceki nesle göre çok büyük farklar olduğunu görüyoruz. 28 Şubat'ın bize vurduğu en büyük darbelerden biri de bu alanda oldu. Özellikle abilik müessesesi 28 Şubat ile birlikte yıkıldı. On, on iki sene önce var olan sahiplenmeyi; günümüz okullarında, üniversitelerinde, imam hatip okullarında göremiyoruz. O zamanlar lise son sınıfta okuyan talebeler, lise bir talebelerine; üniversitede okuyan talebeler, liselerde okuyan talebelere abilik yapıyordu. Şimdi, üniversiteler devasa anaokulları gibi...
Reklam
... Müslüman dünyasında İslam olmadan vatanperverlik de mümkün değildir. Bu sonuçların kendi usullerince ortaya koydukları hakikat, Müslüman dünyasındaki ırkçı fikirlerin kökenleri itibariyle de gayri İslami olduklarıdır. Bunun en bariz olduğu yer; Ortadoğu'dur. Buralarda ırkçılığın öncüleri olan Suriyeli entelektüeller ve Hristiyan Lübnanlılar, Amerikan Enstitülerinde en önemlileri Suriye Protestan Koleji ve Beyrut'taki St.George Üniversitesi'nde eğitim görmüşlerdir. Türkiye'de Mustafa Kemal'in hareketi ve Endonezya'da Sukarno'nun Pançasila hareketi, bazı Arap ülkelerindeki Baas partisi özellikle bazı kolları ve Müslüman dünyası genelindeki ırkçı ve devrimci grupların tarihleri ve manevi kökenleri sorgulandığında yine bu sonuca ulaşılır.
Tekfir
Eğer bir fakihin/İslam hukukçusunun tekfir meselelerine yönelip, insanların kâfir olduklarını veya sapıttıklarını yoğun olarak vurguladığını, bu konulara ağırlık verdiğini görürsen, ondan uzaklaş; onu dilinden ve kalbinden çıkar, at!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ufukta ancak tek bir yol gözükmektedir. İslami düşünce ve hissiyata haiz yeni bir entelijansiya oluşturup bir araya getirilmesi. Bu entelijansiya böylece İslam bayrağını dalgalandıracak ve İslami kalabalıklarla birlikte İslam idealinin gerçekleşmesi için harekete geçecektir.
Aynı şekilde, Hz. Musâ’nın, “Elindekini at!”[11] âyetinde geçen âsâsını ve “Ayağındakileri çıkar!”[12] âyetinde geçen ayakkabısını da tevil etme yoluna gitmişlerdir. İman esaslarıyla ilgili olmayan bu tür konularda, zan, belki delil olarak kabul edilebilir. Bu çerçevede yapılan yorumlara bağlı olarak kişi, kâfir veya bidatçi olmakla suçlanamaz. Ancak, bu kapı açık tutulursa, insanların zihinlerinin karışması durumu kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkar. Bu sebeple, selef tarafından söylenmeyen yeni bir söz ortaya atan kişi, bidatçi olarak nitelendirilir.
İmam GazaliKitabı okudu
Reklam
Evet, İslâmiyet bir kanun ve nizam hâkimiyeti (nomokrasi)dir.* Batı'nın gerçekleştirmeğe çalıştığı eşitliği çoktan fethetmiştir. Fikir hürriyetini, insanı insana saldırtan bir tecavüz silâhı olarak değil, bir ikaz, bir irşat vasıtası olarak kabul etmiştir. Demokrasinin ta kendisidir Islâmiyet. Ama Batı'nınkinden çok başka bir ruh ikliminde gelişen, çok başka umdelere dayanan bir demokrasi.
Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) der ki: Hatice'yi kıskandığım kadar Peygamberimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) hiç bir eşini kıskanmış değilim; onu hiç görmedim; fakat Peygamberimiz onu sık sık anardı. Sık sık koyun keser ve azalarını parçalara ayırır ve sonra da Hatice'nin dostlarına gönderirdi; bu yüzden çoğu kere Peygamberimize "sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok" demişimdir. Peygamberimiz de bana "o şöyle şöyle idi, üstelik ondan çocuğum olmuştu" diye cevap verirdi. (Buhâri, Müslim)
Ortaçağ'da herkes yerli yerindedir. Arada bir Kudüs hülyasına tutulan baronları, Islâm'ın kılıcı hacamat edip şatolarına yollar.
Bâbıâli'ye tavsiyemiz şudur: Hükûmetinizi dinî kanunlarınıza saygı esası üzerine kurunuz. Devlet olarak varlığınızın temeli, Padişahla Müslüman tab'a arasındaki en kuvvetli bağ dindir. Zamana uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. İdarenizi düzene sokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın. Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın. Batı kanunlarının temeli Hıristiyanlıktır. Türk kalınız.
Ve Zerdüştpereset ulemâmizın tek amacı vardır: İslâmiyet'i unutturmak.
Reklam
Hasta adamın tabutu başında kâh dişlerini gıcırdatarak, kâh sırıtarak nöbet bekleyen “dost" devletler; zekâsının bütün gücüyle imparatorluğu biraz daha yaşatmaya çalışan, mustarip, müvesvis bir hükümdar; hain ve gafil Bâbıâli; ve siyasî hayatın dışında yaşayan halk.
Kuran'ı Kerim'in günümüzdeki misyonuna dair
Bu kitaba olan bağlılık yok olmadı. Lakin Kur'an, faal karakterini kaybederken irrasyonel ve mistik karakterini muhafaza etti. Kuran'ı Kerim, kanunlar üstündeki otoritesini yitirirken bir nesne olarak kutsiyet kazandı. Kuran'ı Kerim'e ilişkin çalışmalarda ve yorumlarda hikmet yerini kılı kırk yaran bir titizliğe, öz yerini şekilciliğe, muazzam tefekkür de tilavet becerisine bıraktı.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla!
Varlığın başlangıcı ve sonu olan, evrende dilediğini yapan, arşın sahibi, kullarını doğru yola ulaştıran; onları tevhide şahit olmakla, inançlarını şüphe karanlıklarından korumakla ve Hz. Muhammed’in ümmeti olarak var etmekle nimetlendiren;sıfatlarını derin anlayış verdiği kişilerden başkasının kavrayamadığı, ortağı bulunmayıp zâtı itibarıyla bir olan, benzeri ve zıttı olmayan, tek olan, başlangıcı ve sonu olmayan (ebedî ve ezelî), Celal sıfatıyla tecellî eden, zaman ve mekân ötesi olan Allah’a hamd olsun!
Enes'den (radıyallâhu anh) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: - "İki kız çocuğu büyütüp yetişkin yaşa ulaştıran kimse kıyamet günü benimle birlikte ikisi gibi gelir." Peygamberimiz bu sırada iki parmağını bitiştirmiştir. (Müslim)
Ebu Umame İyas b. Sa'lebet-ül Harisi (radıyallahu anh) der ki: Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) "Kim yemin ederek birinin hakkını zimmetine geçirirse Allah ona cehennemi gerekli ve cenneti haram kılar" buyurdu. İçimizden biri "ya Rasûlullah, aldığı şey çok az olsa da mı" diye sordu. Peygamberimiz "misvak ağacının bir dalı kadar bile olsa" diye cevap verdi. (Müslim)
125 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.