Ne hissettiğimi her şeyiyle ifade edemedikten sonra..
Aslında tam olarak şöyle..;
Dev bir ekranın önünde, sessiz bir odada, elinde buz gibi içeceğinle rahat koltuğuna gömülmüş, kumandanın oynat tuşuna basıyorsun.
Görüntü akmaya başlıyor yavaştan. Alt yazı istemiyorum diyorsun, orijinal kelimeleri duymalıyım. Belki kıyısından köşesinden aşina
Büyük bir boşluğu dolduracak kadar..
Ya da uçurum gibi bir boşluktan, uzadıkça uzayan simsiyah saçlarını savuracak kadar.
Soğuk kadar.
Rüzgâr kadar.
Korku kadar.
Düş kadar.
Yağmur kadar siyah..Simsiyah..
Bir ninenin tükettiği her şeyin tortusunda, yüzündeki çizgilerin en dip noktasında, zihninde uçuşan kuşların kanatları kadar zifiri
Şuraya bir Finnegan çiziyoruz, durmuş kalbi pıt pıt atmaya başlayan.:)
Sonra mı? Sonra onu tutabilene aşk olsun. Kitabın sonuna kadar peşinden sürüklüyor sizi. Bütün duyularınıza hücum ettiğini düşünün mesela.
Hatta şöyle anlatayım ;
Karma karışık bir rüya görseniz, kimlikleriniz birbirine karışsa..
Yok yok, Adem'in cennetten düşüşü gibi,
Liliyar bu kitabı daha önceden incelemiştim ve “bu kitabı okumak da anlamak da yazmak da zeka işi “diye düşünmüştüm😂 çok güzel anlatmışsınız yapılabilecek en güzel inceleme olmuş bence. Ellerinize sağlık💐🖤