Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

MaGeLLaN

MaGeLLaN
@MaGeLLaN
Sağlığımıza zarar veren şeyler ruhumuza iyi geliyor..o yüzden sigarayla öpüşüyor rakıyla sevişiyoruz.
Turizm-Otel
Jupiter
202 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Adaleti bu dünyada arayan yalnızca belasını bulur!
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
“Acı” dedim. “Adama gözeneklerini bile hissettiriyor.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tekrar,Tekrar,Tekrar Okuyamıyorum dediğin zaman bu adam sana yardımcı ;)
Beni sadece fotoğraflardan tanıyorsun. Sadece nasıl göründüğümü ve objektife nasıl baktığımı biliyorsun. Ama neler düşündüğümü ve neler hissettiğimi bilmene olanak yok. Beni anımsaman olanaksız. Resimli romanlara benzediğine emin olduğum rüyaların bile beni anımsamana yetmez. Çünkü kimsenin anımsamadığı ve dönmediği bir yerdeyim. Bu yüzden kendini yorma. Nasıl olsa bu satırları okudukça kimin yazdığını unutacaksın. Sen mi, ben mi? Ne fark eder? Hiçbir şeyin fark etmediğini öğreneceksin. Sadece daktilo harfleri. Hepsi o kadar. Ne el yazısı ne imza ne de bir kimlik. Suç işlemek için hiçbirine gerek yok. Yok olacak bir varlığın varlığı yeterli. Gerisi ağaç, apartman, sokak.
REFİK DURBAŞ... 1944 Erzurum...01 Aralık 2018...Huzur İçinde Yat...
...Bembeyaz bin rüzgara yazdım adını, alyeşil bin akarsuya, bilge dağlara, masmavi sevdalara ve umuda. Simsiyah bir acıya yazma beni.
Reklam
Uzaktan görsem yeter. Belli belirsiz sesini duysam, bu yetecek bana. Hayal meyal görebilsem yüzünü; başka bir şey istemem. Hadi çık artık diye bağırmamak için kendimi güç tutuyorum.Çık da zaman değerlensin.Çık da bambaşka bir anlam kazansın yaşamam.Çık da bütün çaresizliklere meydan oku. imkansızlıklar erisin dudaklarında, ellerin karanlıkları kovsun. Ben senin vefalı seyircin; oturduğum yerden bütün gücümle haykırıyorum, duymuyor musun? Yokluğun yetti artık. Gel! Gel! Ne olur gel!
Sayfa 193Kitabı okudu
Elindeki içki kadehinde, dudağındaki sigarada, okuduğun kitapta, mırıldandığın şarkı da, söylediğin şiirde, gördüğün ruyada ve yaşaman için ciğerlerine doldurduğun havada 0 yoksa; onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan; onu sevmiyorsun demektir. Renkler onunla değerlenmiyorsa, örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının, mavi maviliğinin farkında değilse, beyaz yalnız 0 giydiği zaman güzelliğini haykırmıyorsa, sabahları onu görünceye kadar güneş doğmuyorsa ve onsuz gökyüzü geceleri aya, yıldızlara hasret değilse; onu sevmiyorsun demektir.
Sayfa 181Kitabı okudu
Şehirler de insanlara benzer. Govdeleri, ayakları, dudakları, gozleri vardır, yürekleri vardır, kocaman kocaman elleri vardır. Bu şehrin yüregi sende çarpıyor. insan, sana kan taşıyan bir damar olamayacaksa; bu şehirde yaşamamalı.Çekip gitmeli. Bütün sefaletiyle, bütün çirkinligiyle, bütün orospuluklarıyla bu şehir baştan başa sevgi. Bu şehir baştan başa sen. Bu şehirde sevmeyen ya da seni tanımayan yaşadım demesin. Ölüler susmasını bilmeli.
Sayfa 128Kitabı okudu
Elimi uzatsam tutabilirdim seni, oyle yakındın. Zamana kokun sinmişti. Belki de uzaktın, günlerce koşsam yetişemezdim sana. Zamana kokun sinmişti. Tuttum resmini indirdim duvardan. Duvar aglamaya başladı!.
Sayfa 116Kitabı okudu
Bütün resimler sana benziyor Hayret Bütün aynalarda sen varsın Nereye gitsem peşimden geliyorsun şimdi sigarasın dudaklarımda Biraz sonra beyaz bir kagıt Ve akşam ictigim bir kadeh içki olacaksın
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Al beni de erit ateşinde gozbebekleri Erit beni Ruhumu aşkının potasında yak Kahrolsun bu karanlıkIar Bu mesafeler Bu zaman Ben seni istiyorum Ya seninle yaşamak Ya da sende yok olmak
Sayfa 102Kitabı okudu
Ş􀂌imdi bir derin mavide aşk􀀜am oluyor Gök mavi deniz mavi Mor daglar yeşil ağaçlar mavi Bozuk düzen mavi gecelerden sesleniyorum sana Ne opera aryaları Ne beş􀀜inci senfonisi Beethoven'in Bir yalnızlık marşıdır çalınıyor uzakta Gün ışığı arkamızda kaldı bak Tanyerinde unuttuk gozlerimizi Gel artık Hayata yeniden başlayalım Gel artık Bu mavilerde kimseler gormez bizi
Medeniyet duvarla başlar. Duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. Bu amaçların ilki ayırmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Duvarlar örülür ve iki cephelerinde hayatlar gelişir. Duvarsız bir dünya günümüz insanı için cehennemdir. Medeni insanın ruhsal dengesini sonsuza dek kaybetmesine elektrik, kanalizasyon ya da iletişim sistemlerinin çökmesi değil, duvarların yıkılması neden olacaktır. Bu yüzden duvar ustalığı kapitalist anlamda ilk gerçek meslektir. Var olan en kalabalık, yarı gizli, güç dayanışması eksenli örgütün bu meslekten esinlenerek kendini vaftiz etmiş olması bir tesadüf değildir. Çünkü duvar, sıradan insanın tek garantisidir. Savunulması gereken ilk siperdir. Dünya üzerindeki mevcut düzenin devamı duvarların ayakta kalmasına bağlıdır. Elleri alçılı duvar ustalarından elleri paralı bankacılara kadar, duvarlar dünya nüfusunu gölgelerinde gizler. Ancak duvarın hangi tarafında olunduğuysa, hayat tarzını belirler. Geceyi sokakta geçirenlerse duvarların, dolayısıyla medeniyetin dışındadır. Çöp torbalarıyla aynı kaldırımda uyuyanlar duvarları delmek isteyenlerdir. Asla yıkmanın değil, ancak sadece geçebilecekleri kadar bir delik açmanın peşinde olan organik matkaplardır. Çünkü ister Sao Paulo'nun gecekondularında, ister Koumbala'nın ormanında, isterse de Malaga'nın sahilinde yaşasın, her insanın bir duvara ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın devamı ise pencerelerdir. Duvarın diğer tarafındakileri izlemek için inşa edilmiş saydam duvarlar.
Sayfa 145Kitabı okudu
"İnsanın kendisine çektirdiği acıya azap denir. Teknik adı vicdan azabıdır. Bugüne kadar binlerce hayalet hikayesi duymuşsunuzdur. İşte bunların başlangıcı da bu vicdan azabıdır. Dünya üzerinde hayalet gördüğünü iddia eden ilk insan, yaşarken canını yaktığı dostunu öldükten sonra o kadar çok düşünmüş ve kendine o kadar çok kızmıştır ki, yıllardır tanıdığı bir yüzü, bedeni evinin odalarında uçuşurken görmeye başlamıştır. Sonra bu olayın üstüne binlerce yıl binmiş ve insanlar her yerde hayaletler göımeye başlamıştır. Oysa hayalet dediğin şey, yaşarken kazık attığın insanlar öldükten sonra duyduğun vicdan azabının sana oynadığı bir tiyatrodur. Vicdan azabı öyle bir hikayedir ki, aynı hayaletler gibi adamı korkudan öldürür. "
Sayfa 120Kitabı okudu
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.