Jung 1913’ten sonra bilinçdışının derinliklerinde yüzerken bir gün bir ses duymuştu. Bu ses ona uğraştığı şeylerin bilim değil bir sanat olduğunu fısıldıyordu. Bunu duymak pek hoşuna gitmedi ilk başlarda, hatta bir süre inatlaştı bu fikirle. Ancak sonra bunu kendi içinde analiz etmeye çalıştığında konuşanın bir kadın olduğunu fark etti. Peki kendi içinde konuşan bu kadın kimdi? Dahası ne istiyordu ondan? Çalışmalarının sonunda her erkeğin bilinçdışında var olan tipik bir arketip olduğu fikrini çıkardı ve ona bir isim verdi: Anima.
Anima ve animus.
Erkeğin içindeki kadın, kadının içindeki erkek...
Genç adam, psikanaliz koçbaşı değildir. Darbe ardına darbe indirerek yorgun egoların yırtık pırtık haldeki teslim bayraklarını çekmesini beklemek değil yaptığımız.
"Kronik vicdan azabı tüm ahlakçıların hem fikir olduğu gibi hiç de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız , pişmanlık duyun. Elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir. "
~Aldous Huxley
On bir bin dokuz yüz doksan dokuz küçük balık "iyi geceler" diyip uykuya daldı. Büyük anne de uyudu ama küçük kırmızı bi balığı bir türlü uyku tutmadı. Tüm gece denizi düşündü.