Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Masal S.
Masal S.
@Masal_ak
Çocuk ruhlu bir sınıf öğretmeni :)
Sınıf Öğretmeni
İstanbul
20 Haziran
386 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Beş aydır sokaklarda yaşayan 16 yaşındaki Linus bir akşam yardım etmek istediği kör bir adam tarafından ilaçla uyutulup kaçırılır. Kendine geldiğinde bütün odalarına kameralar yerleştirilmiş olan beton bir binada tek başınadır. Günler geçtikçe, onun gibi kaçırılan 5 yeni insan daha gelir ve hayatta kalmaya çalışırlar...
-Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki kitap çok akıcıydı. 300 küsur sayfayı 20 saatte okudum diyebilirim. Bu beş kişiden en olgunu Linus.(aynı zamanda en asi olanı) Yaptıkları şeyler için ceza alıyorlar, başlarına türlü şeyler geliyor... Hatta başlarına gelmeyen kalmıyor gibi bir şey kaçmaya her çalıştıklarında bir olay oluyor diyebilirim.Oldukça merak uyandıran ama kafada soru işareti bırakan bir kitap oldu. Mesela neden kaçırıldılar? Kaçıran kişi hakkında hiçbir bilgi yok.Ben onun hakkında da birkaç şey okumak isterdim. Ne bileyim mesela bu adamları kaçırıp neden birbirlerini öldürmelerini sadece birinin hayatta kalırsa serbest bırakacağını söyledi Bu kısımlar hep muammaydı. Sonu desen beni hiç tatmin etmedi. Böyle heyecanlı bir kitaba böyle son hiç yakıştıramadım.( Bu kitabı Yargı dizindeki birkaç bölüme benzettim. Ceylin ve birkaç kişi daha tek göz odada kalıyorlardı ve birbirlerini öldürüp sadece birinin serbest kalmasını isteyen bir psikopat tarafından kaçırılmış olması açıkçası bana benzer geldi.) Her neyse yine de beğendiğim bir kitap oldu.
Kimsesiz Ata, amcası Halil Bey'in yanına yerleşir. Aynı evde kardeş gibi büyümeye başlayan Ata ve Halil Bey’in kızı Şefika birbirlerine âşık olurlar ama bunu bir türlü söyleyemezler. Üstüne üstlük Şefika, Tahire Hanım’ın zorlamasıyla kendisinden yaşça büyük bir paşayla evlenir, hatta evlenmek zorunda kalır. Şefika; babasının işi ve maddi durumu bozulduğu için aşkını kalbine gömüyor ve amansız bir hastalığa yakalanıyor...
-Neden bilmiyorum ama bana Romeo ve Juliet'i anımsattı bu oyun. Kısacık, bir çırpıda biten bir eserdi. Sizlere de tavsiye ederim.
Alice, gölün kenarında ablası ile otururken bir yandan saatine bakıp bir yandan koşturan bir tavşan görür ve onu takip edip, tavşan deliğinden atlayıverir ve fantastik olaylar silsilesi birbirini takip eder.
Lewis Carroll’ın çocukların hayal gücünü, yetişkinlerinse mantığını besleyen muhteşem öyküsü Alice Harikalar Diyarında, yazıldıktan sonra pek çok tiyatro oyununa ve sinemaya uyarlanmıştır. Bu eseri hemen hemen okumayan yok gibi. Dikkat edilerek okunduğunda birkaç parça şeyi yakalayabiliyoruz. Mesela Düşesin kucağındaki domuzun aslında dönemin kralını temsil ettiğini, yoğun biber kokusunun çürümüş gıdaları gizlemek için kullanıldığını ve yine o döneme bir atıf olduğunu, Alice’in cennet bahçelerinde elma ısırığı ile günahlar sayılan Havva ile özdeştirilmesi gibi daha pek çok şey var. Kitabı araştırırken kitabın adında bir hastalık adı olduğunu öğrendim.
Sizler Alice Harikalar Diyarında Sendromu diye bir hastalığı daha önce duymuş muydunuz? Bu sendrom; vücut ve cisim algısında meydana gelen bozulmaların gözlemlendiği bir hastalıkmış.
Okur Takip Önerileri
Yıldırım Beyazıt zamanından sonra Fetret Devri başlar ve taht adaylarından biri olan İsa Beğ, gücünü kaybetmeye başlayınca hanımı Bala Hatun'u, adamlarından Çakır'a emanet eder ve onu kaçırmasını ister. Çünkü Osmanlı geleneklerine göre taht kavgalarında sadece kişi değil onun soyundan gelen herkes öldürülmektedir ve Bala Hatun'da hamiledir. Çakır, Bala Hatun'u kaçırır ve süt annesinin yanına yerleştirir. Aradan yıllar geçer, İsa Beğ'in oğlu Murad büyümüştür. At kullanışı, hareketleri yüzünden kendisine "Deli Kurt" lakabı takılmıştır. Murad delikanlı çağlarında bir sipahi olur ve savaştan savaşa kosar. Evlenir, çocukları olur ama Gökçen Kız'a bir anda aşık oluverir. (Bunu Ruh Adam kitabında da görmüştüm. Yani adam evli olduğu halde hep ikinci bir kadına aşık oluyor. Bu durum beni biraz rahatsız etmedi değil.Her neyse...) Tarihi bir roman olsa da olaylar beni aşırı derecede sıkmadı. Aşırı sıkıcı betimlemelerle dolu, full bilgi dolu bir eser değildi. Birkaç savaşın betimlemelerini okuyorsunuz. Okurken de kendinizi orada hissediyorsunuz. Çok uzatmak istemiyorum. Ana hatlarıyla kitabı bu şekilde özetleyebildim diyeyim. Sizlere de tavsiye edebileceğim bir eser.
Mafalda, Stargardt sendromu isimli genetik bir hastalık nedeniyle görme yetisini altı ay içinde kaybedecek küçük bir kız çocuğudur. Her gün okula giderken gördüğü kiraz ağacı, onun görme yetisini kaybetmede ölçüm olarak kullandığı bir yöntem olmuştur.
Gün geçtikçe daha az belirgin olan bu kiraz ağacından,hastalığının ilerleme sürecini anlar. Aynı mesafeden, her geçen gün daha az net olarak gördüğü kiraz ağacı, ona her seferinde o karanlık günün yaklaştığını hatırlatıyor. Onun hislerini, yaşadığı süreci ve mücadelesini okuyoruz bu kitapta. Oldukça akıcı, kendini bir çırpıda okutan bir eserdi diyebilirim. Çocuk kitabı deyip geçmemek gerekiyor. Kesinlikle çocuk kitaplarından çoğu şeyi öğrenebiliyoruz.
Kitap hem karakterleriyle hem konusuyla içinizi ısıtacak hem sizi yer yer hüzünlendirecek. Okurken sahip olduğumuz ama bizim için sıradan olan şeylerin ne büyük nimetler olduğunu hatırlıyoruz.
Bir çocuğun dünyasını, yaşadıklarını anlamlandırma çabasını, yetişkinlerin ona yardımcı olduklarını sandıklarında nasıl da çocuğun duygularını göremediğini ve en önemlisi iyi bir arkadaşın hayatımızı nasıl değiştirebileceğini sıcak bir üslupla okumuş oldum. Sizlere de tavsiye edebilirim. Ayrıca yakın zamanda kitabın ikincisi çıktı. En yakın zamanda alıp onu da okuyacağım inşallah.
