Gam diyârında ecel peyki güzâr etmez mana Yok sanur varum meger kim i'tibar etmez mana
Yâr cevr etmez mana ağyâr ta 'lîm etmeden Billâh ağyâr etdügi ihsanı yâr etmez mana
Dağıdur her lâhza raht-ı âyşumı ahum yeli
Hansı nâ-hak zulmdür kim rûzigâr etmez mana
Aşk zevkiyle hoşem terk-i nasihat kıl refîk
Men ki tiryâki-mizâcem zehr kâr etmez mana
Çarhdan aşurmadan yadunla âh-ı âteşin
Kadr edüb gerdûn şererden zer nisâr etmez mana
Nakd-i cân târâc-ı gamdan saklamak düşvârdur Işk tâ seng-i melâmetden hisâr etmez mana
Yâd-ı lâ'lünle Fuzûlî gözleyüb râh-ı 'adem
Vâr bir tedbiri amma âşikâr etmez mana
Azize Anne anlatmıştı, bir gün beş arkadaşıyla beraber o zamanlar Hacıbayram’da oturan bir veli hanımı ziyarete giderler. Otururlar, hâl hatır sorulur, sohbetler edilir, biraz sonra öğle ezanı okunur. Efendim derler bize müsaade, ev sahibi hanım, katiyen olmaz der, önce namazımızı kılacağız, sonra Allah ne verdiyse beraber yiyeceğiz. Öyle ısrarla
"Bu yaşanmış hikâye belki bazıları için basit, önemsiz olabilir ama ben öyle düşünmüyorum. Beni yıllardır düşündürüyor, ürpertiyor ve o yüz yaşındaki veli hanımın, sizleri katiyen göndermem Allah ne verdiyse beraber yeriz sözlerinde varoluşun özünü, yaşamanın sırrını görüyorum. Verebilmek, sadece verebilmek, Allah rızası için verebilmek, hiçbir art niyet gözetmeksizin, küçük hesaplardan uzak olarak en temiz duygularla verebilmek. Paylaşmaktaki o harikulâde güzelliği tadabilmek. İşte günümüzün sözüm ona çağdaş, ilerici, sözüm ona entel geçinen, aydın geçinenlerin bir türlü anlayamadığı, anlamak istemediği o harikulâde ince güzellik; verebilmek ve paylaşabilmek. Bu dünya yalnız bizim değil ki ve biz kalbimiz, kafamız Allah’la beraber olduğu sürece asla yalnız değiliz. Seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden. Ve biz sevdiğimiz kadar varoluyor, verdiğimiz, paylaştığımız kadar insanlaşıyor, güzelleşiyoruz."
Bu sitede doğru düzgün paylaşım yapmayan bazı kişilerin okur puanları ne hikmetse beşer onar yükselirken, paylaşım yapanlarınki azar azar uzun süre sonra yükseltiliyor. Neden?!