Kendi gözünde yok olan bir insan, diğer insanlarla ilişkisinde de etkili bir şekilde var olmaya devam edemez, zaman içinde yok olur.
Sayfa 173
İnsanın niyeti, onun neyi algılayacağını belirler.
Sayfa 41
Eğitimin kalitesi hiçbir zaman öğretmenin kalitesini aşamaz. Okul, öğretmenleri kadar iyi olabilir; ne fazla ne eksik
Sayfa 7
Okur Takip Önerileri
Ah bu içinde okuma yazma arzusu kalmış, okuyamamanın yaraları kabuk bağlamış insanlarımızın okuma ve okutma arzusu.
Neye benzer?
Sanki aşka benzer.
Sevdiğinin elini bir kez olsun tutamadan geçen gençliğe benzer.
Sayfa 156
Akıllı anne-baba bilir ki, sevdiği ve değer verdiği insanlara yapabileceği en büyük hediye, kendini geliştirerek olabileceği en iyi insan olmaktır.
Sayfa 151
Liderin gücünün kaynağı korku değil, erdemleri yaşaması ve yaşatmasıdır.
Sayfa 124
Çocukların davranışlarını yönetmek anne-babayı güçlü kılar ama aynı zamanda çocukları aciz ve güçsüz durumda bırakır.
Sayfa 73
Bazı toplumlar, çocuğun mevcut bilgiyi anlasın ya da anlamasın ezberlemesine ve sorulduğunda eksiksiz tekrar etmesine önem veriyor ve buna eğitim diyor. Böylece malumat yüklü ama düşünce yoksunu insanlara “eğitimli” gözüyle bakılıyor.
Sayfa 44
Çocuğun bir birey olarak gelişmesinden anne-baba neden korkar? Çünkü kişiliğini kazanmış birini yönetmek zordur.
Sayfa 32
Bir şey ne kadar çok görülürse, aslında o kadar görünmez olur. Çünkü göz onu görmeye alışır ve seçicilikteki etkisini kaybeder.
Sayfa 19
Allah, harama girmeyin değil, harama yaklaşmayın der. Yaklaşmak; bilmek, dünyana almak, gündemine sokmak demektir. Eğer biz haram yolları öğrenmeye, görmeye başlarsak onları zihnimize davet etmiş oluruz. Zihin hayallerle gerçeği ayırt edemez. Bu yüzden düşündüğümüz şeyler bir süre sonra -sanki onları yaşamışız gibi- normalleşmeye başlar.
Sayfa 57
Çocuğunla birlikte sosyalleştin ortamlarda İslam’ın boyası ne kadar belirgin? Birlikte girdiğimiz ortamlarda İslam’ın iklimine aykırı olduğu için onu çelişkiye sürecek unsurlar var mı? O tablonun tüm renklerinden sorumlusun.
Sayfa 92
Eğer hayatınızda büyük kararlara yer vermezseniz, sonra bir daha onlara yer açamazsınız. (Kavanoz-taş metaforu)
Sayfa 46
Bilmek mesul olmaktır… Haberdar olmak demek, hesabı sorulacak yepyeni bir “Kulum sen ne yaptın?” sorusu demek. Bu yüzden “Elimden gelecek bir şey var mı?” sorusunun cevabı olmayan üçüncü sayfa haberlerinden uzak durmaya başladım. Dikkat ve enerjimi etki alanımdakilere yönelttim.
Sayfa 41
“Seni, insanlar boyuna posuna bakarak kuvvetli bir şey zannediyorlar, oysa Andersen’in her zaman yağmur altında, yalınayak kibritlerini satmaya çalışan kibritçi kızına benziyorsun.”
Sayfa 119
Bu hastalığın çöküntüsü ve acıları içimde bâtıla dair her şeyi yıkmasaydı ben hala gençliğimdeki o yanlış ve zelil noktada olacaktım. Evet, işte kahırdaki lütuf…
Sayfa 128
Tanzimat yıllarından başlayarak kademe kademe dinden, gelenekten uzaklaşılıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında türeyen zümre, dini yanlarında çalışan müstahdemin, hizmetkârın bağlandığı hurafe olarak görüyor. Başörtüsü, gelenek, namaz alt zümrenin simgeleri gibi değerlendiriliyor. Hepimiz payımızı almıştık bu olumsuz havadan.
Sayfa 62
Hikayeniz ister duygusal ister fiziksel acıyla karşılaşmış olsun, önemli olan bu duyguların üzerindeki kapağı kaldırmaktır. Duygularınızı baskı altında tuttuğunuzda, vücut o zaman dikkatinizi çekmeye başlar. Çünkü ona dikkat etmiyor olursunuz. Çocukluğumuz vücudumuzda saklanıyor ve bir gün beden, bunun faturasını size sunacaktır.
Sayfa 233 - Siegel
Zarar veren güçlükler ile çocukları, zorlu bir dünyada kendi başlarına tutunmaya hazır hale getirmeye yardımcı olan türler arasında ayrım yapmalıyız.
Sayfa 296
Zihinsel imgeleme beyni, hayalini kurduğumuz şeyi yaptığımıza inandırır.
Sayfa 277
Her eyleminizin, düşüncenizin veya ihmalinizin sonuçları hakkında endişelenmek kadar sizi gerçekten nevrotik kılacak bir ebeveynlik tipi yoktur.
Sayfa 181 - Robert Sapolsky