Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nil Bektaş

Lakhadar, Marcelo Cruz’un cenaze işinde imamla cenaze namazı kılıyor.
Bazılarının Müslüman olduğundan bile emin değildik; tahminde bulunuyorduk, belki de onları yanlış bir Tanrı’ya gönderiyorduk, bir kez daha kaçak durumuna düşecekleri bir cennete...
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
1829 Seferi Sırasında Erzurum’a Yolculuk
...ve kağnıların dinmek bilmeyen gıcırtısı en sonunda keyfimi iyice kaçırdı. Tatarlar kağnılarının gıcırtısı ile övünüyorlar. Şerefli insanların kimseden gizlisi saklısı olmazmış. Varsın, yolculuk yaptıklarını herkes işitsinmiş... Bir daha şerefine bu kadar düşkün bir toplulukla yolculuk etmek istemem doğrusu.
Sayfa 504Kitabı okudu
Bu ana kadar şahit olduğumuz numunelere bakınca ‘hak’kı kuvvetin doğurduğu anlaşılıyor. Kuvvetli olan haklı oluyor. O derece ki acizlere, zayıflara hakkı en kuvvetli olan dağıtıyor. Kuvvetlinin görüşü hak oluyor. Bir zayıf kuvvetlinin görüşünü hak olarak kabul etmek mecburiyetinde bulundukça hürriyet, adalet yerleşmiş olmaz. O kuvveti imkan derecesinde herkese dağıtmanın bir yolu bulunmalıdır.
Sayfa 43 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlığın upuzun tarihi boyunca eğilimin, gereksinimin yasal çocuğu olduğu birçok kez görülmüştür.
Sayfa 143Kitabı okudu
“Erdem eğer bazı kabahatlerle yumuşatılmazsa sağlıksız, inanç kimi kuşkularla gölgelenmezse acımasız olur.”
Sayfa 321Kitabı okudu
Reklam
Clara, Alba’ya söylüyor
“Yok. Bizde delilik herkese eşit bölüştürülmüş; fazla bir şey artmadığı için özel delimiz olamamış”
Sayfa 355 - Can YayınlarıKitabı okudu
İnsanın, kendini bir kadına tamamıyla kaptırancaya kadar, o kadına beslediği duyguların gerçek yoğunluğunu, gerçek gücünü kestirebilmesi pek de kolay değildir.
Sayfa 452 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Miriam onun vicdanı gibiydi adeta; ve bu vicdan Paul’a fazlaca sıkıntı veriyordu. Miriam’ı bir türlü bırakamıyordu, zira bir bakıma, Miriam onun en üstün yanını elinde tutuyordu.Ama Miriam onun sadece en üstün yanını istediği, geriye kalan ve Paul’un benliğinin dörtte üçünü oluşturan yanını ise istemediği için, Paul hep Miriam’la da olamıyordu.
Sayfa 386 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Bir erkeğin gözünü budaktan esirgememesi, bir bakıma, dişisinden intikam almasıdır. Erkek, dişisinin ona değer vermediğini hisseder ve dişisini kendisinden bütün bütün yoksun kılmak için, yok edici tehlikelere atar kendini.
Sayfa 294 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Bir bardak suyu kırmızılaştırmak için bir damla şarap yeter, bir grup güzel kadının ortak bir tavır almaları için ortama daha güzel bir kadının girmesi de yeter, hele orada sadece bir erkek varsa.
Sayfa 262 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Toplumun tüm maddi ve entelektüel güçleri aynı noktada, mimaride birleşiyordu. Böylece sanat, Tanrı adına kiliseler inşa etme bahanesiyle olağanüstü boyutlarda gelişiyordu. Bu yüzden şair doğan mimar oluyordu.
Sayfa 192 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Zamanın gözü kördür, insan ahmaktır.
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Zaman (çok iyi bildiğimiz üzere) kimileyin kuş gibi uçar da kimileyin tırtıl gibi sürünür. Ama insan onun hızlı mı yavaş mı geçtiğinin ayırdına bile varamadığı sıralarda özellikle mutlu olur.
Sayfa 116 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Genç mutluluğun gözleri yoktur.
Sayfa 389 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Gregor , Anikuşka’ya cevap veriyor
<<Evet iyice düşünüp taşındık.>> Gregor istemeye istemeye gülümseyerek mavimtırak, sağlam dişlerini gösterip, bir de göz kırptı.<<Ölümü gidip başka yerde aramanın anlamı yok. O bizi burada da bulur.>>
Sayfa 132 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Nerde öleceğini kim bilebilir önceden? İnsanoğlunun yürüdüğü yolun nerede son bulabileceğini kim tahmin edebilir?
Sayfa 126 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Yefim İvaniç İzvarin
<<Tanrı bizi dostlarımızdan korusun, düşmanlarımızın hakkından nasıl olsa geliriz.>>
Sayfa 214 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Mezarları otlar nasıl bürürse, zaman da öylece acıyı sarar. Rüzgar gidenlerin izlerini nasıl silerse, zaman da öylece sevdiklerinin dönmesini boş yere beklemiş olanlarla, hep boş yere bekleyecek olanların müthiş acılarını ve anılarını alır götürür, çünkü insan ömrü kısadır ve çimleri çiğnemek için dünyada kimseye uzun bir zaman bağışlanmamıştır.
Sayfa 208 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Bunçuk
<<Ölünceye kadar bu anıları taşıyacağım, hem yalnız ben değil, sağ çıkan herkes taşıyacak. Bütün yaşamımız kötürüm edildi, lanetlendi! Kahrolsunlar...! Kahrolsunlar! Ölüm bile onların günahlarını temizleyemez ...>>
Sayfa 172 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
Ama Kazaklar dayanırlardı; çökseler bile, en son çöken onlar olurdu. Onlar savaşçı geleneğe sahip, kendi başlarına ufak bir ulustu, fabrikaların ayak takımından ya da mujik süprüntülerinden değil.
Yaşam , ana yatağından çıktı mı , bir çok kollara ayrılır. Aldatıcı , dolambaçlı gidişi içinde bir daha hangi yatağa yerleşeceğini önceden kestirmek güçtür. Bugün kumlu bir yatak üzerinde, dibi görünecek kadar sığ, minicik bir dere halinde akar, yarın kabarır, yatağını doldurur.
Sayfa 422Kitabı okudu
Her çocukta bir kabiliyet vardır, ama bu ruhunda gizli bir tohumdur. Bu tohumu keşfedip filizlendirmeli, çocuğun kabiliyetini ortaya çıkarmalı.
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
Çocuklar ben anladım bu vicdan azabı denilen şeyi. Hiçkimse kendisininkini hatırlamıyor. Herkes başkalarının çekmesi gereken vicdan azabını biliyor.
Yok ettikleri insanın bir zekası , hayata güvenen bir aklı , ölüme hazır olmayan bir ruhu olduğunu hiç düşünmemişler midir?
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar.