Olur da sözcüklerin, vasıta oldukları duyguların ötesine geçtiğini sezecek olursan, bil ki başka bir zamanda, başka bir yerde, yüreğin ağırlığı altında ezilmiş olduklarındandır. Elveda, beni düşün, benim için düşün.
Bir dellensem gerisi önemsiz belki. Ama bunun sanısı korkunç.
Böyle şey olabilir mi? Bir canda iki can yaşamak.
Mutlak bir çözüm yolu var bunun. Anlat bana.
Senden bir şeyler ummak.
Umutların en olmazı da bu belki.
Seninle, yüzyılların hayvan ötesi tutukluğuna ve donan insan düşüncesine bir can, bir haysiyet verebiliriz gibime geliyor.
Yalansız, riyasız, çıkarsız bir haysiyet.
Belki ömrümüz yetmez başarmaya, hiç değilse en zekilere ve teşnelere duyurabiliriz.
Masum insanlara kötülük ediyorlar, gerçek olaylara karşı güvenimizi sarsıyorlar. İnanarak dinlememizi güçleştiriyorlar. İnsan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerde bittiğini anlamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.
Aslında, kimse, kafasındaki hayallerle kimseyi bir yere götüremez kardeşim Selim! Belki biz, seninle ben, kafamızdaki hürriyetle bir yerlere gidebilirdik.