Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması...İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu..İçimizde şeytan yok..İçimizde aciz var.. Tembellik var...İradesizlik,bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatları görmekten kaçmak itiyadı var.
Çevirmen , keşke zahmet etmeseymiş kitabı çevirmek için . Okuduğum en anlamsız kitap olabilir. Kitapta ;Japonya’nın en büyük şairi Başo’ nun kuzeye yaptığı yolculuk anlatılıyor .(kendi ağzından )
Kitaptan bir bölüm mesela :
“Abimizuri ve Şiroşi kalelerini geçip Kasaşima’ya vardım . Hemen oradaki köylülere Fucivara No Sanekata’nın mezarını sordum Onlar da bana sağ kolda görünen dağın eteğinde Minova ve Kasaşima köyleri olduğunu, orada dosocine adanmış bir tapınak ve mezar yıkıntılarının olduğunu söylediler.”
Bu bölümü yazarken bile tekrar okumak zorunda kaldığıma üzülüyorum . Ben yandım siz yanmayın !
Kitap iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde nazi kamplarında geçirdiği günlerden bahsetmektedir . Toplama kamplarının gerçekliğini bir psikiyatrın kaleminden okumak hoşuma gitti diyebilirim.İkinci bölümde ise kurucusu olduğu logoterapiyi açıklamıştır. Bu bölümünün biraz ağır olduğunu söyleyebilirim.
Sevgi,sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en derin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmaktan çıkıyor.