Fatih, İstanbul’u fethetmiş, ordusunun başında şehre giriyordu. Bir derviş önüne fırlayıp atının yularını yapıştı:
“Padişahım! dedi. “Unutma sakın, İstanbul’u biz dervişlerin sayesinde fethettin.”
Fatih hafifçe gülümsedi. Elini kılıcına atıp yarıya kadar sıyırdı:
“Baka Derviş, doğru söylersin, ama şu kılıcın da hakkını unutma!”
Böylece işlerin yalnızca duayla değil, çalışkanlık ve duanın birleşmesiyle halledilebileceğini belirtmiş oldu...
Fazla düşünmemeye çaba gösteriyorum. Başka şeyler gibi, şimdi düşünce de karneye bağlanmalı. Düşünmeye katlanılamayacak birçok şey var. Düşünmek şansını zorlayabilir insanın, benim amacım dayanmak oysa..
Ve bizler, mutlaka diğerlerinin yanılmakta olduğunu zanneder, belli bir biçim, belli bir eylemin bu olmadığını, böyle olmadığını düşünürüz. Fakat kısa bir süre sonra, bakış açımızda bir derecelik dahi bir oynama gerçekleştiğinde, kendimizin de yanılıyor olduğunu ve aynı şekilde bizim için de bu olmadığını, böyle olmadığını fark etmemiz kaçınılmazdır; yani sonunda hiçbir şeyin değişmez ve kesin bir biçimde bu ya da böyle olmayacağını kâh bu biçimde kâh şu biçimde görüneceğini kabul etmek zorunda kalırız; bir anda hepsi yanlış ya da hepsi doğru gibi gelmeye başlar ki bu durum hiçbir şeyi değiştirmez çünkü bize herhangi bir gerçeklik verilmediği gibi, tek bir gerçeklikte yoktur; nitekim eğer ki var olmak istiyorsak onu kendi kendimize inşa etmemiz gerekir: Asla herkes için tek bir gerçeklik olmayacak, sürekli ve sonsuz kez değişecektir. Bugünün gerçekliğinin tek olduğu yanılsaması bizi bir yandan desteklerken öte yandan dipsiz bir boşluğun içine iter; çünkü bugünün gerçekliği yarının yanılsamasını ortaya çıkarmakla yükümlüdür. Ve hayat,asla son bulmaz;bulamaz. Eğer yarın son bulursa, her şey biter.
Hüzün dolu sessiz bir tebessümdü bu,hani gerçek bir duygunun sonucu değilmiş,sanki onu bir çekmecenin içinde saklıyormuş da ancak zorunlu olduğu anlarda çıkarıyormuş ama sanki tebessümün az kullanılması yüzünden onu normal şekilde kullanmayı unutmuş da hiç benimsemeden kullanıyormuş gibiydi.
“Bizim mahkemelerimizde,beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası karşı karşıya geldiğinde,her zaman beyaz adam kazanır. Bunlar çirkin ama hayatın gerçeği.”
Tanrı bilir,gözümle sevmiyorum ben seni:
Çünkü sana baktıkça gözüm bin kusur bulur.
Ama yüreğim sever gözün sevmediğini,
Görünüşe aldanmaz, sevgiye teslim olur.