Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nursel

Nursel
@Nrsel
“Sana bir sır vereyim. En iyi yüreğiyle görebilir insan. Gözler, asıl görülmesi gerekeni göremez.”
Fatih, İstanbul’u fethetmiş, ordusunun başında şehre giriyordu. Bir derviş önüne fırlayıp atının yularını yapıştı: “Padişahım! dedi. “Unutma sakın, İstanbul’u biz dervişlerin sayesinde fethettin.” Fatih hafifçe gülümsedi. Elini kılıcına atıp yarıya kadar sıyırdı: “Baka Derviş, doğru söylersin, ama şu kılıcın da hakkını unutma!” Böylece işlerin yalnızca duayla değil, çalışkanlık ve duanın birleşmesiyle halledilebileceğini belirtmiş oldu...
Reklam
“Eğer sorarsan halinden Bir cansız ölüyüm şimdi “
“Kainata sığamadım,bir müminin gönlüne sığdım.’ O müminin bunu fark edebilmesi için inşa olması lazım.”
Sayfa 173

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fazla düşünmemeye çaba gösteriyorum. Başka şeyler gibi, şimdi düşünce de karneye bağlanmalı. Düşünmeye katlanılamayacak birçok şey var. Düşünmek şansını zorlayabilir insanın, benim amacım dayanmak oysa..
Sonunda umut edeceğin tek şey, Hissettiğin aşkın, Açına denk olmasıdır.
Reklam
Yeni doğmuş bebek gibi şaşkınım, Akıntıyla boğuşuyorum. Dev dalgaların arasında mı dursam? Ölümün koynuna mı yatsam,gelinim? Şarkıma kulak ver, “Bana doğru yüz, bana doğru, bırak sarayım seni: Buradayım, burada, sarılmayı bekliyorum sana.”
“Kesin olan bir şey varsa, o da hiçbir şeyin bizim öngördüğümüz şekilde gerçekleşmeyeceğidir.”
Sayfa 45
Ve bizler, mutlaka diğerlerinin yanılmakta olduğunu zanneder, belli bir biçim, belli bir eylemin bu olmadığını, böyle olmadığını düşünürüz. Fakat kısa bir süre sonra, bakış açımızda bir derecelik dahi bir oynama gerçekleştiğinde, kendimizin de yanılıyor olduğunu ve aynı şekilde bizim için de bu olmadığını, böyle olmadığını fark etmemiz kaçınılmazdır; yani sonunda hiçbir şeyin değişmez ve kesin bir biçimde bu ya da böyle olmayacağını kâh bu biçimde kâh şu biçimde görüneceğini kabul etmek zorunda kalırız; bir anda hepsi yanlış ya da hepsi doğru gibi gelmeye başlar ki bu durum hiçbir şeyi değiştirmez çünkü bize herhangi bir gerçeklik verilmediği gibi, tek bir gerçeklikte yoktur; nitekim eğer ki var olmak istiyorsak onu kendi kendimize inşa etmemiz gerekir: Asla herkes için tek bir gerçeklik olmayacak, sürekli ve sonsuz kez değişecektir. Bugünün gerçekliğinin tek olduğu yanılsaması bizi bir yandan desteklerken öte yandan dipsiz bir boşluğun içine iter; çünkü bugünün gerçekliği yarının yanılsamasını ortaya çıkarmakla yükümlüdür. Ve hayat,asla son bulmaz;bulamaz. Eğer yarın son bulursa, her şey biter.
Sayfa 100
Peki kimdi o ? Bir hiç. Hiç kimse. Birilerinin gelip kendisini almasını bekleyen,hayli yıpranmış zavallı bir beden.
Sayfa 31
Hüzün dolu sessiz bir tebessümdü bu,hani gerçek bir duygunun sonucu değilmiş,sanki onu bir çekmecenin içinde saklıyormuş da ancak zorunlu olduğu anlarda çıkarıyormuş ama sanki tebessümün az kullanılması yüzünden onu normal şekilde kullanmayı unutmuş da hiç benimsemeden kullanıyormuş gibiydi.
Sayfa 42
Reklam
“Bizim mahkemelerimizde,beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası karşı karşıya geldiğinde,her zaman beyaz adam kazanır. Bunlar çirkin ama hayatın gerçeği.”
Sayfa 278
''Oysa insanın aklını kullanabilmesi için en başta iç güvenine,huzura ihtiyacı vardı.''
''İçimde nelerin olup bittiğini,neler hissettiğimi açıklayamam size. Kendime bile...''
Fakat herkes bilir ki hayat,yaşanmak zahmetine değmeyen bir şeydir. İnsan madem ki ölecektir,bunun nasıl ve nerede olacağının önemi yoktur.
Ama hepsinden önemlisi,kendine karşı dürüst ol. O zaman başkalarına karşı da dürüst olursun.
''Bildiğim bunca çiçek var,her birinde gördüm şunu:ya rengini senden çalmış ya da canım kokusunu.''
Reklam
Tanrı bilir,gözümle sevmiyorum ben seni: Çünkü sana baktıkça gözüm bin kusur bulur. Ama yüreğim sever gözün sevmediğini, Görünüşe aldanmaz, sevgiye teslim olur.
Sayfa 141
İki fırt alıp uzattım,'Al moruk,' dedim, ''bana her gün bayram.'' 'Doğuştan mı?' dedi. ''Evet,'' dedim, '' kazanına düşmüşüm.''
Sayfa 58