Bilirsin işte, insan yoruluyor.
Ben bazen yaşlılık kapıya dayandı diye neredeyse seviniyorum.
Bir şişe kırmızı şarap ve eski arzulardan, hayal kırıklıklarından bahseden bir kitapla sobanın başında oturacağım yağmurlu günleri özlemle bekliyorum.
Gökyüzüne uzun süre bakınca dünyanın her yerinde, bütün zamanlarında birden oluyorum. Miraca mı çıkıyorsun yani, dedi sözümü keserek. Öyle bir şey, dedim, varoluşumu düşünüyorum, kendimden milyonlarca yol uzağa gidiyorum, hiçliğimi deniyorum. Abesle iştigal, dedi. Yok oluşunu düşüneceğine, ahreti düşünsen ya! ufaklığından beri hiç değişmedin, kırkında hakikati görürsün diye ummuştum, akademik kariyer yapacağım diye hepten sıyırdın, o kadar kitap okunur mu hiç!
Mevcudiyeti konusunda hiçbir zaman kendilerine tanışmadıkları nükleer santralin yarattığı sonuçla ilgili kararı şimdi onlara bırakmalarına şaşırmadan edemez. Böyledir bunlar. Çıkarları özelleştirir, sorunları kolektifleştirirler.
Bir şeyi çok iyi anlıyorum, dedi. Her zaman bunu görüyorum, her gün. Başın derde mi girdi, üzüntülü müsün, parasız mısın... yoksula başvur. Onlar ancak yardım eder... başkası değil.