Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömercan

“Bilincimi yitirmiştim. Sanki ismini eskiden biliyordum. Gözlerinin parıltısına, rengine, kokusuna, hareketlerine öylesine âşinâ idim ki, ruhlarımız önceki bir hayatta, cisimsiz maddesiz bir âlemde karşılaşmış da tek asıldan, tek maddeden oluşmuş, böylece bizim yeniden birleşmemiz âdeta kaçınılmaz olmuştu. Ben bu hayatta da onun yanında olmalıydım. Hiçbir zaman el sürmek değildi istediğim; gövdemin görünmez ışınlarının ona değmesi bana yetiyordu. Korkunç macera! İçimde ilk görüşten kalma, âşinâ bir duygu: Ben onu tanıyorum. İki sevdalı hep aynı hisse kapılmazlar mı, birbirlerine önceden rastladıkları, aralarında esrarlı bağlar olduğu duygusuna kapılmazlar mı?”
Reklam
“Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.”
“Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkûm olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bir köşede durup insan yüzlerine baktım. Bunca sene sonra tanıyabilecek miydim acaba? Gözlerimi kapadım. Yasemin karşımdaydı. Sevgi budur, gözlerini kapadığında oradadır ve bir milyon sene sonra bir milyon insan arasında da görsen, ha işte o dersin.”
“İnsanlar ne tuhaf şeyler yapıyor! Bir yandan ken­dileriyle birlikte ve aynı zamanda yaşayan insanları övmek istemezken, diğer yandan hiçbir zaman görmedikleri, göre­meyecekleri gelecek nesiller tarafından övülmeyi istiyorlar. Senden önce doğanların sana övgüler düzmemiş olmasına üzülmekten farksız bir şey bu”
Reklam
“intikam almanın en iyi yolu intikam alınacak kişiye benzememektir.”
“Bir açıdan, iyi davranmakla yükümlü olduğumuz, bize en yakın varlık insandır. Fakat diğer açıdan, yüküm­lülüklerimize engel olduklarındaysa insanlar bana güneş, rüzgar, vahşi hayvanlar gibi kayıtsız kalacağım, daha aşa­ğı varlıklar gibi görünür. Gerçi bu saydıklarım tarafından da engellenebilirim, ama ihtiyat ve uyum sağlama yetilerim sayesinde çabalarımı ve zihinsel durumumu engellemeyi ba­şaramazlar. Çünkü akıl, eylemi engelleyen her nedeni dönüş­türmeye, amacına yöneltmeye muktedirdir, eylem esnasın­daki her engel yardımcıya dönüşür, yol üzerindeki her engel yolu kolaylaştırır.”
“Neyi sık sık düşünüyorsan, aklın da ona benzer bir şey olacaktır: Çünkü ruhu dolduran düşüncelerdir.”
“Bir zamanlar yaygın olan kelimeler, artık miadını doldurmuştur. Tıpkı vaktiyle onca övgüye mazhar olmuş isimler gibi: Camillus, Caeso, Volesus, Dentatus ve kısa bir süre sonra Scipio ve Cato sonra Augustus, Hadria­nus ve Antoninus. Hepsi kısa sürede göçüp gider, efsane olur ve mutlak bir unutuluşa gömülür. Elbette bunu her­hangi bir şekilde yeryüzünde olağandışı ışıldamış olanlar için söylüyorum; diğerleri de kısa sürede son nefeslerini ve­rir, "görünmezler, duyulmazlar." Peki ebediyen hatırlanma nedendir? Tamamen beyhude bir çaba. Peki çabamızı neye yöneltmemiz gerekir? Şuna: Düşüncede adalete ve İcraatta ortak yarara, sözde aldatmamaya, gerçekleşen her şeyin ge­rekli olduğuna, tanıdık, ortak bir temelden geldiğine inana­rak onları samimiyetle karşılamaya.”
"Huzur istiyorsan, pek az şey yap," diyor Demokri­tos. Toplumsal bir canlı olarak doğan birisinin aklının ihti­yaç duyduğu şeyleri ve taleplerini, onun istediği gibi yapmak daha iyi değil midir? Çünkü yalnızca daha iyi şeyler gerçek­leştirmek huzuru sağlamaz, daha az şey yapmak da sağlar. Söylediğimiz ve yaptığımız şeylerin gereksiz olanlarından vazgeçersek, hem boş zamanımız hem huzurumuz artar. Bu yüzden her seferinde şunu hatırlamak gerek: Bu gereksiz bir şey mi? Fakat yalnızca yaptığımız gereksiz işleri değil, gerek­siz düşüncelerimizi de azaltmamız gerekir, böylelikle bunları gereksiz işler izlemez.”
Reklam
“Pek çok şeyden kesinlikle kurtul, yalnızca bunların pek azını aklında tut; ayrıca herkesin şimdide, sadece bir an­lığına yaşadığını hatırla. Kalan günlerimiz ya geçip gitmiştir ya da bilinmezdedir. Yaşam gerçekten kısadır. Bu kısacık yaşamı yeryüzünün ufacık bir köşesinde sürdürür herkes. Uzun bir yaşamın ardından gelen şöhret bile kısadır. Uzun zaman önce ölmüş birisini, ya da bizzat kendilerini öğren­memiş olanların hepsi, kendinden öncekiler gibi çok hızlı bir şekilde ölmüş olacak.”
“Başkalarının verdiği imkanla ışık saçan biri olma, başkalarının yardımıyla elde edilecek sükunete ihtiyaç duyma. Özetle bir adamın kendi başına dik durması gerekir, dik tutulması değil.”
“Aşağılıyorsun, bizzat kendini aşağılıyorsun ruhum! Kendini onurlandıracağın zaman gelip geçiyor. Çünkü her­kesin tek bir yaşamı vardır ve seninki hemen hemen tamam­landı; kendine saygı duyan biri değil, diğer insanların ruhla­rında kendi mutluluğunu arayan birisin.”
“Şimdiye kadar, nasıl bir düzenin par­çası olduğunu ve düzeni muhafaza eden akışın ne olduğunu temellendirmediysen, bundan böyle bunları idrak etmeye ihtiyacın var; eğer zihnindeki sisleri aydınlatmak için kullanmazsan sana sınır çizen zamanın da belirlenmiş bir sınırı olduğundan o gidecek, sen gideceksin ve bu yaşamın tekrarı mümkün olmayacak.”
“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır.”
174 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.