Yanlış pınarlardan yanlış sular mı
İçiyorum
Böyle her akşam, her akşam
Kırılan kanatlarından göğün
Dökülürken zaman
Turuncu kederler içinde
Dünyayı siliyorum yudum yudum
Gücenik bir günün aynasından
İçmiyorum ki...
Güneşin, kendini bir kıl heybeye bırakır gibi dağların ardına bıraktığı bir bozkır akşamında, huzursuz bir kavak ağacıdır dere boylarında, ay ışığı ile söyleşen.
Yeni bir gülümseme edindim yüzüme
Bozkır sabrında ve tenime yakışan.
İnsanların çevremde açtığı yalnızlığı
Yine onlarla doldurmak için
Güneşle birlikte çıkıp yataklardan
Ay ışığı ile dönüyorum evlere
Azalan ömrümü böyle uzatıyorum.
Yani kaçabilirdim... Ama yapamadım. Sırf babam beni sevdiğini söylediği için... Bileğimdeki yaranın üstüne basa basa! Ahad beni seviyorsa, ben kendimi sevmesem de olurdu... Ahad'ı terk edemedim... Belki de hiç gitmek istememiştim.
Uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti.
Ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele,
iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra,
İçimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.