"Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek birşeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar"..
...Hatta tam tersine,en basit,en göze çarpan gerçekleri şaşılacak bir aptallıkla karşılıyorlardı ;
O yaştan beri sadece kuvvete,başarıya tapmaya alışmışlardı.
Doğru,fakat küçük,aşağı görülmesi,ezilmesi âdet olmuş her şey,onların hayâsız,merhametsiz alaylarına konu oluyordu. Akıllarını rütbeyle bozmuşlardı ; on altı yaşında delikanlılar işi az,yan gelip yatılacak işlerden dem vuruyordu. Şüphesiz bunun sebebini akıllarının kıtlığı kadar,çocukluk ve ilk gençlik devrelerinde daima gözleri önünde bulunan kötü örneklerde aramak lazım.
Çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek sevgisine inanmayız. Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etkin(aktif) ilgidir.Bu etken ilginin bulunmadığı yerde sevgi de yoktur.