Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları, Ankara Kitap Fuarı’nda görüp aldığım ilgimi çeken bir kitaptı. Öncelikle Tolstoy ve Gandhi’nin mektuplaştığına dair hiçbir fikrim yoktu. Diğer bir yandan Rus Edebiyatı’nın önemli isimlerinden birinin, Hindistan direnişinin en önemli figürü olan Gandhi’yle ne üzerine konuştuklarını da oldukça merak etmiştim… Ve
Yazar Kuran'a kendi yorumunu katarak çeviri yapmış. Bunu yapmamanın zaten imkansız olduğu belki söylenebilirse de, bu durumda çok fazla abartıldığı kesin. Parantezli meal sevmem, ama parantezsizi daha da kötü. Çevirmen eğer ayette olmayan bir kelime yazıyorsa mutlaka parantez içinde yazmalı. Bu saygısızlık sadece bu mealde değil, başka birçok meal de de var maalesef, ama böyle olması durumu haklı kılmaz. Okuyacak biri, farklı bakış açısı görmek açısından okuyabilir, ama genel bakış açısı kazanmak için okunabilir. Ayetler detaya inilip düşünülmeye başlandığında, bahsettiğim durumdan dolayı yanlış anlaşılmalar olacaktır.
Bir meal yazmak emek ve cesaret ister, Allah samimi kullarının ibadetlerini kabul etsin. Yine de birçok tartışmalı konuda sıradışı düşünen ve çeviri yapan yazar, mesela 4:34'te darabe'yi çıkarmak olarak çevirirken kavvam'ı yönetici olarak çevirerek basit bir hataya düşüyor. Yine de ayetleri yer yer farklı üslupla çevirmesi bakış açısı sağlayabilir ve sevilebilir.
Hac 15: “Kim, Allah’ın, elçisine, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra ona gelen yardımı kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi?”
Yazarın Muhammed dönemi ve Kuran içeriği ile ilgili çeşitli dergilerde yazmış olduğu makalelerin bir bütünüdür. Miraç hadisesi detaylı olarak incelenmeye çalışılmıştır. Kitabın giriş bölümünde şöyle yazmaktadır.
''Beni özgürce yetiştiren annem ve babama''
Bu konuda birşeyler söylemek istiyorum. İslamı kendisine rehber edinmiş kişi hiç bir zaman özgür değildir. Çünkü İslam=Teslim olmaktır.
Tersine, İslam insanı prangalarından ve bütün tutsaklıklardan azad ederek yalnız Allah'a kul eder. Yani Müslüman Allah'a bağlı, ama sadece ona bağlı ve diğer her şeyden özgürdür.
Nazan Bekiroğlu ile tanışma kitabım oldu. Severek okuduğum, özümsediğim etkisinde kaldığım kitaplardan biri oldu.
Ben kitabın adını kitabı okudukça Ateş Ağacı olarak özümsedim. Nar Ağacı "Nar" eski dilde ateş demek. Nar Ağacı "Ateş Ağacı" dalları (Tebriz, Taht-ı Süleyman, Yezd, Batum, Trabzon, İstanbul, Balkanlar ve Kafkasya) çogu yere uzanan kocaman ulu bir ağaç. Ve o ateş ağacının dalları altında yanıp tutuşan insanlar; kimisi sevdanın, kimisi ayrılığın, kimisi umudun, kimisi çaresizliğin, kimisi muhacirliğin, kimisi savaşın ateşiyle.
Özünde anlatıcının büyük annesi ve dedesinin hikayesi diye gözüksede sadece onların değil onların hayatlarında olanlarında, hayatlarına dokunanlarında, kısacası "Nar Ağacı" dalları altında kalanları kavuran ateşin sayfalardan yükselmesini hissediyoruz. Yaşanan her olayın her bir insanın kaderinde nasıl değişimler yaptığını okudukça tanık oluyoruz.
Keyifli okumalar,,,