serenad deyince aklıma ilk gelen Ahmet Muhip Dranas'ın şiiriydi. sanırım bundan sonra da aklıma ilk gelen hep o olacak. ah ne güzel şiirdir o. kalp kalp, çiçek çiçek.
"Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ."
Okuduğum ilk Zülfü Livaneli kitabı. sanırım 2021 yılı benim için ilkler yılı. şans vermediklerime sürekli şans verir oldum. pişman olmak bana uygun bir şey değil, her yazar değerlidir. çünkü bende yüreğe dokunan cümle kurmak herkesin harcı değil.
ama Serenad kitabı'nı kimsenin kalbini kırmayacaksam beğenmedim. Orijinal hikayeyi uzun uzun okumuştum zamanında. ve çok etkilenmiştim Struma gemisinden ve yaşananlardan. Romanda bana geçmeyen bazı duygular vardı. Wikipedia'da okumama rağmen içimde bir "cız" oluşmuştu. ama ana hikayenin içine yedirilen bir "Nadia" hikayesi bana çok yavan geldi. Maya karakteri okuduğum kadın karakterler arasında en yüzeysel karakter olabilir.
Zülfü Livaneli'nin bir başka kitabına daha şans vermek istiyorum ama bu kitabın ne dili, ne karakterleri, ne ana ve alt hikayesi bana geçmedi.
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,9bin okunma
keşke tüm sevdiklerime zorla okutabilsem dediğim şahane bir kitap.
yıllardır anlatmaya çalıştığım şeyler kök nedenleriyle ve örneklerle açıklanmış. bu kitapta, dr. perlmutter kitabın diyet kitabı değil esasen sağlık kitabı olduğunu söyleyip neyi ne kadar yiyeceğimize karışmıyor. fakat karbonhidrat kaynaklı yiyeceklerin çok lifli gıdalar olsalar dahi vücudumuzda bir çok hasara yol açtığı için günde 60 gramdan fazla karbonhidrat tüketmenin beyne dahi zararlı olduğunu, yediğimiz glüten kaynaklı yiyeceklerin zaman içinde çok değişiklik gösterip sindirilemiyecek hal aldığını ve insülin direnci, alzheimer gibi nörolojik birçok soruna yol açabileceğininden bahsediyor .
malesef okur puanı çok kitap okuyanlara değil de incelemeleri çok beğeni alanlara veriliyor. "bu da haliyle ne kadar popülersen o kadar beğeni alıyorsun" 'a evriliyor. hatta kitap incelemesi değil de blogvari bir platforma dönüşmesine yol açıyor bu tür incelemeler. bir kitapsever olarak uzun incelemeleri asla okumuyorum. böyle bir durumda okur puanı hiç mi hiç kitap ile ilgisi olmayan bir puan oluyor.
Kitabın orijinal versiyonun adı Survivor. Ama Türkçe'ye bu isimle çevriliyor. Valla bıktım ya artık. Sırf okuduğum kitabın adı yüzünden linç yedim. Şaka gibi hayatımda ilknkez bir kitabı okurken adından utandım m ancak içerik adı ile uyumsuz ve kusursuzca yazılmış
Kitaba başlamadan önce orijinal ismine baktım ve "ya survivor olan ismi nasıl gösteri peygamberi olarak çevirdiniz" diye sitem ettim ama kitabı bitirince iyi ki bu ismi koymuşlar dedim. Menajer karakterimizi bir peygamber gibi Mesih gibi göstermeye çalışıyor, menajer gelmeden önce karakterimiz yaptığı telefon konuşmalarında kendini Mesih olarak görüyor ve bazı insanlar da ondan "yalancı peygamber" diye bahsediyor. Yani gösteri peygamberi çok daha uygun bir isim bence.
Kadınlar siz erkeklerden farklıdır. Çirkin bir kadın itici gelir size. Ama bir kadın bir erkeği kamburu olsa da, çirkin olsa da, aptal olsa da sevebilir. Bir erkeği tam da aptal olduğu için sevebilir bir kadın. Sen bunu anlayamazsın.
haha sanırım evet sonsuz bir döngüye girebilir. ama şunu diyebilirim, kadınlar erkeklerin ne hissettirdiğiyle ilgilenir. duygusal yani. erkekler daha fiziksel şeylere odaklanır. dış görünüş, konuşma, oturma, tipi, elinin lezzeti falan filan. tabi bu bana göre. :)