...belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de, öğrenmek için herseyi yaparım demektir. Belki de az, hersey demektir.
Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...
Morg denen tek heceli bir kelime, o gün anladım. İki heceli olsa çıkmaz insanın ağzından. Bir kerede söylüyorsun, boğazına takılıyor, sonunu duymuyorsun.
İnsan, tükenir. Doğduğu andan ölümüne kadar büyüyor, gelişiyor, yaşlanıyor gibi görünse de içten içe tükenir. Eşya öyle değil, dokunmadığın sürece azalmaz ama insanoğlu ona da dokunur, suyunu çıkarır, yer , bitirir, yok eder.
Her şey insana yazılıyor diye düşündü; ama bazen ulaşmıyor. Bilmediğimiz nedenlerle dolaşıp duruyor hayatın içinde. Bazen yanından geçiyor insan yazgısının, bazen elinden tutuyor ama bunun kaderi olduğunu anlamıyor. Tam yakalayacak gibi oluyor ama uçup gidiyor.
Sonra bir gün, hiç hesapta yokken, hiç beklemezken, başka alemlerdeki seyrini tamamlıyor senin olan şey, çıkıp geliyor ve seni buluyor.
Acıyı çekerken çekiyorsun, anlatırken gözyaşların senden önce konuşuyor. Yıllar içinde alışıyorsun, her geçen gün daha çok alışıyorsun. Bir zaman sonra başkasının hikayesi gibi anlatmaya başlıyorsun, sanki sen yaşamamışsın, sanki sen çekmemişsin gibi.