Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

「 Serhat Şahiner 」

Şehrin Muhayyel Kapısında Rikkatli Saatler ~ Yaşar BAYAR
"Zirâ bu zevâl vaktiydi... Zevâl, aczin eşiğine yüz süren insan düşüncesiydi. Hiçliği idrâke zorlayan muazzam bir ikazdı. Çok zaman, insan, varlıkla yokluk arasında mekik dokuyan şuur çizgisinde, boğazında düğümlenen bir hıçkırıkla karşılaşırdı. Dünya bir yerlere, insanlar bir yerlere gitmekte, zaman, simsiyah gecenin çanlarını çalmaya hazırlanmaktaydı. Her ân, bizden bir şeyler alıp götürmekte ve yerinde, ne ile doldurulacağı bilinmeyen boşlukları bırakmaktaydı."
Sayfa 69 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hatıralar Sergisi ~ Nisanur KOÇAK
"Bir fotoğrafçı olarak çok yer gezip görüyordum. Ve benim gibi olanlar anlayacaktır, çoğu zaman mekânlar birbirinin aynısı gibi hissettirir ve bizi gerçekten heyecanlandıran yerler nadirdir. Buna rağmen Antalya'nın her bir metrekaresi bende bambaşka hisler uyandırıyordu."
Sayfa 59 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Antalya Üzre ~ Kudret SAYLIK
"Birkaç kere gece gelmişti su sırası. Mezarlıktaki bahçemize yemek götürmek lâzım. Elimizde bir el feneri, gece böcekleri ve kuşları sesi... Mezarlığa girmek, sayısız şehir efsaneleri anlatılmış. Oradan koşarak geçişimizin hızını ölçseler belki olimpiyat rekorudur. Gittiğimizde bağırırız "Dede, dedeee". Sesini duyunca rahatlarız ya suyu salmış uzanmış ya bir ağıt ağzında ya da bir mezarda otururken. Nasıl yendiğini anlatmıştı bu korkuyu: Dedem evveli yine bu tarlaya gelmiş akşamüzeri gün yenice batmış karanlık çökmüş. Bir mezarın üzerinde ışık yanıp sönüyormuş, çok korkmuş donmuş kalkmış, ne ileri ne geri gidebilmiş. Bir öksürük sesiyle kendine gelmiş. Meğerse biri mezara uzanıp sigara içiyormuş, adını söylemişti unuttum. "Ülen amca ben çok korktum" deyince, "Amcam gel yanıma otur" demiş, " Ben Çanakkale'de savaştım sabah akşam ölüyle yatardık her yaka cesetti, hem de şiş patlamış bası verdiğin yer patlar, çamur gibi cesede basarsın hiç dineleni görmedim" demiş ve eklemiş "Ölüden korkma diriden hatta en yakınındaki diriden kork" demiş. O günden sonra ben de hiç korkmadım ölüden, ne geldiyse en yakındaki diriden..."
Sayfa 30 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Antalya Üzre ~ Kudret SAYLIK
"Bir çocuğun bir simite özlem duyacak kadar yokluğu görmesi veya yokluğa bırakılması kadar iç acıtıcı bir durum olamazdı. İnsanların eşit olmadığını orada anlamıştık. Kazanın dibi tutmuş, sen kendini dibindeki karalık sanarken dibinin de dibi varmış oysa. Çocukların canını çektirmek insanlık suçu..."
Sayfa 16 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Antalya Üzre ~ Kudret SAYLIK
"Televizyona gerek yoktu bilirdik cemre düşerdi havaya, suya, toprağa... Ne oldu? O bahçeler, o arıklar, o insanlar... Cemrenin düşeceği ne hava, ne su, ne toprak kaldı ne de kalp, hepsi yok olup gitti. Elimizde kalan sadece özlem."
Sayfa 11 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"... Size diyorum ki insanoğlu hâlâ yargılanmaktadır, herkes kendi sanık sandalyesinde tek başınadır. Her insan, küçük bir savaştır."
Sayfa 673 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Din kendine 'Ben olmak istediğim kişi değilim' diyenler için bir çıkış yolu olarak kalmayı sürdürmelidir. Kendinden hoşnut olanların elinde yozlaşmamalıdır asla."
Sayfa 673 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Yeni semboller yaratmaya çalışmamalıydık. Kabul görmüş inanışlara belirsizlik katmamalı, insanlarda Tanrı'nın ne olduğuna dair merak uyandırmamalıydık. Gündelik hayatımızda insana dair her meselede korkunç bir belirsizlik hâkimken, dinlerimizin giderek katılaşmasına ve kontrol edilmesine, daha dayatıcı ve baskıcı olmasına izin veriyoruz."
Sayfa 672 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Ekoloji bilmeyenlerin ekosistemle ilgili anlayamadıkları şey, onun bir sistem olduğudur... Bir sistem! Bir sistem, tek bir noktada atılan tek bir yanlış adımla bozulabilecek belirli bir akışkan dengeyi korur. Bir sistemin düzeni vardır; noktadan noktaya akar. Bir şey bu akıntının önüne set çekerse, düzen çöker. Eğitimsiz bir insan, bu çöküşü çok geç olana dek öngöremeyebilir. İşte bu yüzden, ekolojinin en önemli işlevi sonuçların kavranmasıdır."
Sayfa 663 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Sınırlı bir mekânda, kritik bir noktanın ötesine geçildiğinde, sayılar arttıkça özgürlük azalır. Bu durum, ağzı kapalı bir şişedeki gaz molekülleri için olduğu kadar, bir gezegenin ekosisteminin sınırlı mekânında yaşayan insanlar için de geçerlidir. İnsanlar için önemli olan şey, o sistemin içinde muhtemelen kaç kişinin yaşayabileceği değil, sağ kalabilenler için nasıl bir hayatın mümkün olacağıdır. "
Sayfa 655 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"İnsan ırkı uykuda olduğunu, hareketsiz kaldığını hissetmişti ve kargaşaya ihtiyaç duyuyordu; böylece genler birleşebilecek, güçlü yeni karışımlar varlığını sürdürecekti. Bu anda tüm insanlar tek bir bilinçsiz organizmanın parçası olan canlılardı; tüm engelleri aşabilecek bir tür cinsel dürtü duyuyorlardı."
Sayfa 643 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
“ "Milyarlarca, trilyonlarca hayat yaşamak ister miydin?" diye sordu. "İşte sana bir efsane! Onca deneyimi, getirecekleri bilgeliği düşün. Ama bilgelik sevgiyi azaltır, değil mi? Nefrete de yeni bir biçim verir. Hem zalimliğin hem de İyiliğin derinliklerine inmeden acımasızlığı nasıl bilebilirsin ki?" ”
Sayfa 628 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Kendini bomboş hissediyordu; hissiz bir kabuktu. Dokunduğu her şeye ölüm ve acı getiriyordu. Tüm evrene yayılabilecek salgın bir hastalık gibiydi bu. Yaşlıların bilgeliğini, sayısız hayat tecrübesinin toplamını hissedebiliyordu. Sanki içinde kıkırdayıp ellerini ovuşturan biri vardı."
Sayfa 609 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"... İnsanları davranışlarına göre değerlendir. Ne yapacaklarına dair tahminlerine göre değil."
Sayfa 603 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
8,1bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.