Sezgi

192 syf.
7/10 puan verdi
Roman beklerken hiciv dolu bir kitapla karşılaştım. Latife Tekin’in diline alıştığımızdan olsa gerek eleştiri yazılarını da roman havasında okuyoruz artık :) Rüyalar ve Uyanışlar Defteri, serzenişlerde hatta isyanda olduğumuz yaşadığımız yerde uzun süre yaşamımızı engelleyecek, doğamızı elimizden alanlardan bahsetmiş bolca. Tabii burada Latife Tekin’in siyasi çizgisini de daha net anlamış oluyoruz. Rutin hâline getirmeye çalıştıkları sistemli kadına şiddet ve korku toplumunun da bir portresini izliyoruz.
Rüyalar ve Uyanışlar Defteri
Rüyalar ve Uyanışlar DefteriLatife Tekin · Can Yayınları · 2019107 okunma
Reklam
368 syf.
10/10 puan verdi
Her Fakir Baykurt kitabı sonrası yaşadığım ‘’en sevdiğim bu’’ sendromunu yine yaşıyorum. En sevdiğim Fakir Baykurt romanı Kaplumbağalar bir süre daha... Toplumsal gerçekliğin en sağlam yazarlarından olduğuna artık emin olduğumuz yazarımız bu kitabında bir Alevi köyüne götürüyor bizi. Beraber, el ele vererek mücadele eden köylüleri okuyoruz. Her karakter, her kısım gerçekliğiyle sarmalıyor okuru. Hak etmek, hakkıyla kazanmak, çabalamak, emekçi olmak... İşte bu kitapta köylülerin ülküsü, fikri bu. Bir mefkûreleri var. Buna inanıyor olmak onları öyle güçlü kılıyor ki dik duruşlarından hiçbir şey kaybetmiyorlar. Acaba Fakir Baykurt da yazarken bizim okurken yaptığımız gibi hem gözleri dolup hem tebessüm etmiş midir? Çünkü kendisini karşımda oturmuş bu hikâyeyi anlatırken hayal ettim. Bu milletin bağrından çıkabilecek nice cevherlerin prosedürlerle engellediğini de çok güzel anlatmış. Bir köy halkı, senin benim demeden, kibirlenmeden, hasetlenmeden öyle bir güçle çalıştıktan sonra emeklerinin korunması için mücadele ediyorlar. Bu mücadeleye hayran kalmamak elde değil. Bir sonraki Fakir Baykurt kitabına niyetlenelim. Hû diyelim, bismişah Allah Allah...
Kaplumbağalar
KaplumbağalarFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20063,525 okunma
334 syf.
10/10 puan verdi
Bilgisayarın olmadığı zamanlarda böyle dönem romanları yazmış olanlara hayranlıkla bakıyorum. Yakup Kadri zaten fazlasıyla sevilmeyi hak eden bir yazarımız fakat böyle incelikli eserleri görünce daha çok seviyor insan... Karakterlerin hemen hepsi tanıdık, tarihi oynatmak gibi biraz. Şaşırdığım kimse olmadı hatta ‘’aynı biz’’ diye kendime yakın bulduklarım oldu. Daha önce sanıyorum Kemal Tahir’in Bozkırdaki Çekirdek kitabında bir Ziya Gökalp tasvirine denk gelmiştim. Türkçü gençler muhalefet sebebiyle nezarethaneye atılınca gidip çıkardığını söylüyorlardı aynı mevzuya burda da denk gelince aşırı sevimli ve değerli bir anı olarak gördüm. Fikirlerimizin babası diye boşuna demiyoruz... (kalp kalp kalp) Mükemmel bir dönem kitabıydı, su gibi aktı ama neden hep karakterlerimizin kalbi kırık oluyor... Bu realitedir evet ama belki romanlarda olumlu görseydik ‘’bakın işler yolunda gitmese bile en sevdiği yanında’’ tesellisi verirdik kendimize.... Ülkenin savaştan çıkıp karmakarışık politikalarla ordan oraya savrulduğu bir dönemi çok başarılı tasvir etmiş. Beğenmemek elde değil.
Hüküm Gecesi
Hüküm GecesiYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 2022755 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
280 syf.
10/10 puan verdi
Kült bir eseri okurken o çok tanıdıkmış hissinin yanında büyük bir heyecan duyuyorsunuz. Bir an olsun olaylardan uzak kalmak istemiyorsunuz ki yazar da buna müsaade etmiyor zaten. Kitaptan önce Fakir Baykurt’un romanına gelen eleştirilere yönelik serzenişine bayıldığımı söylemeliyim hatta keşke Yakup Kadri de Yaban bu kadar keskin ve sert olsaymış diye düşündüm. Sürpriz kaçıran olabilir yorumumda! Bir köy romanı ve sistem eleştirisi. Aslında kime kızmak gerektiğini bilmediğiniz bir hikâye bu. Sırayla herkese kızıyorsunuz. Irazca en başta bu kadar fevri olmak yerine daha sakin ve akıllı adımlar atabilir miydi diyorsunuz, Bayram niye bu kadar keriz diyorsunuz, bu Hatice de amma saf diyorsunuz, Muhtar kadar haini var mıdır, Fatma kadar yüzsüzü, Haceli gibi sadece maşa olan birine çok mu yüklenildi acaba falan filan... Muhtarlı kısımları dişlerimi sıkarak okudum gerçekten. Kaymakam daha atak davranabiliriz mesela bir devlet görevlisi sadece şikayetçi ol deyip geçmeyebilirdi... Akıcı dili ve üslubuyla anında bağlayan bir hikâye ve sanırım bir dönemin en çok dikkat çeken konularından biri bu çok partili geçiş dönemindeki köy/kasaba hayatı. Tarık Buğra’nın Yağmur Beklerken romanını andırdı bu heykel dikme mevzusu. Bir de kitabın ismi ve yılan simgesi o kadar güzel ki hayran olmamak mümkün değil.
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,5bin okunma
355 syf.
10/10 puan verdi
355 sayfayı soluk almadan okutacak kadar heyecanlı bir kitaptı. Her şeyin iç içe geçtiği bir anda akıl sağlığını korumaya çalışan Giray kendi yeteneklerinden mi yoksa insanlardan mı korkması gerektiğini bilemez. Aslında kitabın ortalarına doğru ‘’beklediğimiz gibi bir polisiye çıkacak’’ moduna girmiştim yazar ters köşe yaptı. Radyodaki müzikler, hikâyeye dahil olan hayvanlar, küçük çocuklar ve insanın emin olamadığı duygular. Ben bugün bir kitap okuyacağım ve kendimi ummadığım bir girdapta bulacağım diyorsanız doğru adrestesiniz...
04:00
04:00Hikmet Hükümenoğlu · Everest Yayınları · 2012330 okunma
Reklam
Reklam
405 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.