Adem’in ilk karısıdır. Topraktan yaratıldığı için Ademle eşit olduğunu savunup Adem'e itaat etmemiş, Tanrı’nın söylenmemesi gereken adını söyleyerek göğe yükselip orada cinlerin atasıyla birlikte olmuştur. Adem, Tanrıdan onu geri istemiştir. Lilith’e geri gelmesi için melekler gönderilmiş ama Lilith dönmemiştir. Bir gün Adem uyurken, Tanrı, Adem’in kaburga kemiğinden Lilith'e çok benzeyen Havva’yı yaratır. Adem'in Havva'yla birliktelik yaşadığını öğrenen Lilith, Adem'in soyundan olan bütün çocukları öldürmek için söz verir. Yeni doğan bebeklerdeki ölümlerin sebebi Lilith’e dayandırılmaktadır. Lilith, Alkarısı olarakta anılmaktadır. Özellikle lohusa kadına ve bebeğine rahatsızlık vermesi Lilith efsanesine dayanır. 40 gün anne ve bebeği yalnız bırakmamak, Kırmızı giyinmek gibi bebeği korumak için olan ritüeller bu inanca dayanmaktadır.
"Ay-Pluto kavuşumuna sahip olan C.G.Jung, Pluto gücünü direkt kendi kaynağına yöneltmiş ve yirminci yüzyılın insanlarına bilinçaltının derinliklerindeki katmanlarına giden kapıları açmıştır. Güçlü Pluto etkisinde olan kişiler terapist, bilim adamı ya da araştırmacı olabilirler."
"Pluto ölüler diyarıyla ilgili olduğu için, kişi astrolojide bu sembolizmden kaçamaz. Pek çok astrolog, bu pozisyonu ruhun yolculuğu ile ilişkilendirir."
"1930'da Pluto keşfedildiğinde dünya bir krizin içindeydi. 20. yüzyılın en karanlık yılıydı... Bilim dünyasında da atom bombası plutonyum madeninden yapılarak bulunmuştu. Dünya iki büyük cihan harbinin orta yıllarında korku ve karanlık içindeydi. Ve bir Pluto etkisi de psikoloji ve psikanalizin derinliklerinden gelmekteydi; Freud (Pluto etkili cinsiyet teoremi), Adler (Pluto etkili güç dürtüsü), ve Jung (Pluto dönüşümü)."
"Tanrı size istediğiniz insanları değil, ihtiyacınız olan insanları verir. öyle ki bu insanlar size yardım edecek, sizi incitecek, size acı verecek, sizi terk edecek, sizi sevecek ve olmanız gereken insan olabilmenizi sağlayacaktır..."
Michel Foucault'ın, 1928-29'da Sürrealizm, dadaizm, kübizm gibi sanat akımlarında eserler vermiş olan Ressam René Magritte tarafından yaratılan "İmgelerin İhaneti" tablo serisinden, "Ceci n’est pas une pipe. (Bu bir pipo değildir.)" eserini açıkladığı, sayfa sayısı az olan ancak anlatımı bir hayli ağır olan, sanatsal ve felsefi alanda okuyucuyu doyuma ulaştıran, algılarını zorlayan müthiş bir kitaptı. Okumaya daha önce başlayıp ağır bir anlatımı olduğu için yarıda bırakmıştım, yeni bitirdim fakat tekrar okumayı düşünüyorum. Sanatçının bu tabloda izleyiciyi düşünmeye ve sorgulamaya ittiği konu, pipo imgesi olan bir resmin, gerçekten bir pipo olmadığı paradoksudur. Bu eserlerde sanatçı dil ve görüntü arasındaki bağlantıyı bozmayı hedeflemiştir. Foucault, kitapta bu eseri, sanatta anlam arayışı ile birlikte detaylı şekilde yorumlamıştır. Sanat felsefesi ve kavramsal sanat konularıyla ilgiliyseniz okumanızı tavsiye ederim.
“Ayaktakımının hepsi sosyal insanlardır. Çünkü, “Sosyallik insan sevgisine değil yalnızlık korkusuna dayanır ve burada aranan aslında diğer insanların hoşsohbet varlığı değil, daha çok yalnız olmanın bunaltıcı sıkıntısından, yanı sıra bilincin tekdüzeliğinden kaçmaktır.”