Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
SEHER
SEHER
@Shde
Mutluluğa giden tek yol vardır.Oda elinizden bir şey gelmeyen şeyler için endişelenmemek.
Epiktetos
Dm kullanmıyorum/Demokratım/Hümanistim/Evliyim
lisans
sakarya
271 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Beynin basit çekimi
Kitabı çok beğendim.Elimden birakamadiklarimdan.Dün okumaya başlamıştım ama bugün her fırsatta okumaya zaman ayırarak Kitabı adeta yalayıp yuttum.Yazilacak çok şey var hakkında methiyeler diyebilirim ya da daha dikkat çeken cümleler yazabilirim..Hani derler ya bazen kelimeler kifayetsiz kalıyor. Biyografi tadında bu kitap hem hastalarını anlatan onlar üzerinden kendi kaygı ve korkularını anlatan yazarımız herkesin hayatından geçtiği olaylar zinciri ile bize karmaşık gelen şeyleri çok sadeliğe indirgereyerek adeta kalemi ve tecrübeleriyle seslenmiş.Okuyun
Ağrıyan yerin aslında düşüncelerin
"Ağrıyan yerin neresi söylede asıl ağrıyan yerini söyliyeyim"derken küçükken sokakta oynarken hani düştüğünde sokaktan geçen, komşu teyze ve amcalrın senin ağrıyan veya kanayan yarana merhem niteliğinde ki sözleri gibi...Bu yabancı amcada aynı sözlerle ruhunuzda ki yaranıza merhem niteliğinde sözler sürmüş adeta,ne güzel tesbit etmiş yazarımız!Ben böyle derken,düşünürken,okurken bir de baktım hasar tesbit yaparken aslında çok doğru noktalara değinmiş,-"hadi canım o kadar da olmaz, gerçekten de nasıl tesbit etmiş adam yaa.."gibi cümleler kurmadan edemeyeceğiniz türden bir kitap.Adam okutturuyor kitabını ve bitirirken kendinizi sorgulayıp sahiden de düşüncelere dalıp etrafınızdaki yakınlarınızın ağrı ve sızıları ve bedensel hastalıklarını bir düşünüp ardında yatan bilgi olarak tramvalara da hakimseniz,hasar tesbiti,durum tesbiti yapıp hayretle kalıyorsunuz.İşte bu kitap öyle bir kitap,enteresan yanii... Diyecek başka bir şey bulamıyorum ısrarla tavsiye ettiğim okunmalı dediğim kitaplardan.
Bana Nerenin Ağrıdığını Söyle Sana Nedenini SöyleyeyimMichel Odoul · Dharma yayınları · 200637 okunma
Bu kitap, çocuklarınızın ufak ya da ergen olmasına bakmaksızın benzer durumlarla karşılaştığınızda, kendi bütünlüğünüz içinde yeni, güvenli bir duruşla durumu ele almanızı sağlayacak. Bağırmayan Anne Baba olmak kendi farkındalığınızı artırmak, yolunuzu bulmak ve çevrenizdekilerin yaptıklarından bağımsız olarak tüm hareketlerinizin sorumluluğunu almayı gerektiriyor.
Bir durup düşündüğümüzde, çocuklarımız için de istediğimiz bu değil mi? Onların kendilerinin farkında, kendi yolunu çizen ve davranışlarının sorumluluğunu alan bireyler olmasını istiyoruz. Bu konuda onlara örnek olmazsak asla istediğimiz noktaya varamayız.
Görüyorsunuz, ebeveynlikte genellikle çocuklarla ilgili değil kendimizle ilgili dikkat etmemiz gereken çok daha fazla şey var.
Bu kitaptaki ilk fikir şu: Çocuklarınız için yapabileceğiniz en iyi şey kendinize odaklanmayı öğrenmek. Öncelikle “çocuklarımdan sorumluyum” yaklaşımının ağırlığından kurtulmakla başlayın. Kitabın geri kalanında, odağımızı çocuklarımıza karşı sorumluluklarımıza çevireceğiz.
Bu kolay bir yolculuk değil. Odağınız içinize döndüğünde kendiniz hakkında bilmek istediğinizden çok daha fazlasını öğrenirsiniz.
Mesela diğerlerinin “oraya dokunmamasını” umarak, duygusal düğmelerinize basılmasına nasıl da kolayca izin verdiğinizi görürsünüz. Ya da çocuklarınıza henüz kendinizin bile öğrenmediği dersleri öğretmeye uğraştığınızı fark edersiniz."Okunması gereken ağrı kesici niteliğinde bir kitap
Okur Takip Önerileri
LİMİT SİZ'SİNİZ
Her satırını adeta emerek okudum.
Bir yazı sizin ruhunuza işliyorsa bilin ki içten gelen ve yaşanan bir samimiyetle yazılmıştır.Her tavsiyesi yazarımızın neredeyse bir ok gibi zihnime saplandı.Öteleyip ertelediklerimiz,aman daha zaman var deyip geri gelmeyen tek sermaye olan zamanı saman alevi gibi tükettiğimizi düşünürsek ve asla geri sayımla alamıyacağımızı bilmemize rağmen gevşek davrandığımız veya oturduğumuz yerden esefle seyredip kaçırdığımız ne başarılı başarısızlıklarımız ve ne fırsatlarımızı yiyip bitirdiklerimiz oldu...Hayat boş bir sahne,tırnaklarımızı ısırıp,dizlerimizi dövme döneminin modası çoktan geçti.Ekmek aslanın midesini de geçti bağırsaklarında gübreye dönüştü ellerimize düştü.Hemen toparlanmalı eğer içimizdeki "başarma"kıvılcımı görmezden gelmeyle baş edemiyorsak onu tutuşturmayı tekrar tekrar denemeliyiz.Dedirten bir kitap Delirten bir kitap :-)Mutlaka okuyun! Zira bu fırsatıda kaçırmanızı istemem...Ben okumayı başardım..Darısı sizin başınıza . :-)
Oyun ve Gerçeklik
Bebekler ve çocuklarla gerçekleştirdiği yoğun klinik çalışmalardan yola çıkan D. W. Winnicott, insanın ruhsal ve kültürel gelişimine ilişkin değerli katkılarda bulunmuştur. Rüyalar, oyun oynama, yaratıcılık, kültürel deneyim, bireydeki eril ve dişil öğeler arasındaki üstü kapalı rekabet gibi birbiriyle ilgisiz görünen konular arasındaki bağı irdeleyen Winnicott'ın en belirleyici katkılarından biri, kişisel ve içsel sayılan ruhsal gerçeklikle dışsal ya da ortak gerçeklik arasındaki ara deneyim bölgesine dikkat çekmiş olmasıdır. "Geçiş Nesneleri ve Geçiş Olguları" adlı önemli yazısı çevresinde oluşturduğu Oyun ve Gerçeklik'te Winnicott, bu geçiş aşamasının gerek bireyin yaşamındaki yerini, gerekse sanat, din, düşsel yaşam ve yaratıcı bilimsel çalışma gibi alanlarda yaşanan yoğun deneyimler içindeki payını tartışıyor. Winnicott'ın en çok gönderme yapılan yapıtı olan bu kitap, psikanalistler için olduğu kadar, genel okur için de pek çok ipucu taşıyor.Tavsiye kitaplarım arasında olan bu kitabı,kendini geliştirimeyi seven ve bilgiyi kendi bulunduğu dönemden bir sonraki kuşağa ulaşmak için basamak yapabilen,tüm bilinçli ebeveynler için okunması gereken bir kitap..
Gece ve gündüz gibi
Hayat,sevdiği insanı yaralarmış en çok..Sevdiğinin canını yakar,acıtır, kanatırmış.En çok kime güveniyorsa, onda bir yaranın izi kalırmış muhakkak.Unutma ki acı çok kıymetlidir bu yüzden.Uyandırır, büyütür,olgunlaştırır.İster ki hakkını verebilesin aldığın nefesin.İster ki koşsun artık şu ayakların.İster ki tuttuğunu koparsın o ellerin.İster ki insanca sevebilsin o kalbin.Haklısın..Bazen yolunda gitmez hiçbir şey.Bir yanın cehennem, diğer yanın uçurum görünür sana.Adım atmak cesaret,kalmaksa fedakârlık ister.Tam da uyanmak zamanıdır işte şimdi.Aç gözlerini.Hayat senden yanadır çünkü.Acıyla uyarmıştır seni,kendine koş,ulaş diye.Senden,yeni bir sen yaratmanın vaktidir.Hayat güvenmiştir hazır olduğuna.Bu yüzden yaralamıştır seni. İnanmıştır iyileşeceğine.Bekleyip durmanı yersiz bulmuştur.Yeteneğini kutsamıştır,seni sahneye itmiştir.Bakma yarana, iyileşir.Korkma kanamasından, durur.Sen yeter ki acının sana söylemeye çalıştığını duy.Çünkü sana kim olduğunu fısıldıyordur.Bazı kitaplar etki ve tepki meselesi misali siyah ve beyaz zıddı ile bilinir mesela...Bu tür kitaplarda tüm duygu kaynakları mevcut acı...Ölüm...Dostluk...Vefasızlık...Tutku...Sevdasızlık..Hırs...Tok gözlülük...Bu kitapda zıdlıklarda ki derinliği ve mânâyı bulup kendinizde derinleşeceksiz...İyi okumlar dilerim...
Aşk sevgi hep aydınlıktır.Ölüm karanlıktır.Aydınlanan gönüllere!
Keşke orjinal dili ile okuma imkanı bulabilsek anadilde yazılan tüm yabancı kitapları.Kürtçe bilmeyi isterdim yazarın orjinal kaleminden dökülen satırları.Bizim coğrafyamıza yabancı değil,bizim içimizden çıkmış bizim toprakların bağrında elvan açmış yazarlarimizdan biri.Sevdim kitabını bazı yerlerini abartılı bulsamda erkek okuyucu kitlesini
Nebevi tavsiyelerle sağlıklı kalmanın ve vucudu sentetik ilaçlardan uzak tutmanın çarelerini anlatıyor.Güzel akılda kalıcı bilgiler ve olmaz ise olmaz açlık tavsiyeleri var.Sevdim kitabı tavsiye ederim.Okudukça Daha fazla şeyelr ilave edeceğim henüz bitirmedim sizin de benim gibi ilaçlarla aranız iyi değilse,kendi doktorunuz kendiniz olun.
Hitler döneminde halkını baskı altına almaya çalışan bir rejimin tüm denetim mekanızması ile korkuyu bir illizyon gibi dayatmalarıyla o dönemin insanlarına bunu enjekte etmesinin öyküsü bu.Ne yazık ki zaman ve tarih değişsede insanlar ve zihniyetler tek adam rejimi narsistlik ve liderlerin yarattığı kendilerine göre yeni dünya fantezileri ve içinde büyüttüğü sonsuz enaniyeti hiç bir dönem değişmedi.Mutlaka Kabiller bir yerlerde hep nüksetti.Ama Habil OLANLAR VE olmaya direnenlerde oldu, Habilin Hakkını aramayı sürdürenlerde. Ayık bir beyinle gözü ve zihni uyuşmuş bir milleti uyandirmak gibi bir vazife edinenler hiç de azımsanacak gibi değildi.Öyle ya bazen aydınlanmış" 1" insan "1000 "insan bedeldi.İşte öyküsü kısa hikayesi derin,az ve öz anlatımla sizin zihin dünyanızı tarihten tarihe ülkeden ülkeye seyahat ettirecek anılarla gerçekler arasında ciddi köprüler kurduracak bir kitap.Kesinlikle okuyun derim.Aydınlanmayı,şeffaflığı,farkındalığı hayatınızda seviyorsanız eğer...
Mutluluk!
Benim gibi 2 veya 3 kitabı birden okuyup bitirmek merakınız varsa ağır olmayan beyin yakmayan kitapların başında Canten beyin kitapları var elbette.Klinik psikolog olarak beğendiğim ve videolarını takip ettiğim bir yazardı.Bana usluben Beyhan Budak ve Adem Güneş karması geldi biraz içtenliği Beyhan Budak,Vicdani Mekanizmanizi uyandiran yanları Adem Güneş tarzı idi.Her neyse bana göre kitaplarına da videolardaki gibi aynı ikili sohbet tadını katmış,akıcı uslubu ile sıkmadan bunaltmadan babacan tavrı ile bilgiyi yudum yudum içirip size sizi rahatsız ettirmeden bilgi bilgi işleyip sunuyor.Tavsiye ederim
Hiç vicdanı ve utancı böyle gördünüz mü Zweig farkı ile...!
En etkileyen kitabı santrançtı Stefan Zweigın ama bunun ile de..Bir kadının 24 saati kitabında sıra dışı bir öyküsünü sunuyor Zweig.Asâletin yardım severliğin temiz ve saf bir ruhun aldanabileceğini,hırsın ve ihtirasın insanın gözü kör edebileceğini,tutkuların duyguların nasıl da uyuşturup,insanı hissizleştireceğini insan psikolojisini bir klinik psikolog gibi tek tek analiz ederek bu kitap ile bezeyip okuyucusuna sunmuş.Ruhuna sonsuz teşekkürler.Yazmasa idi bu kadar zevkle okuduğum bir kitap ile hiç tanışmayacaktım. Stefan Zweig her kitabı bir öncekinden güzel tavsiye ederim okuyun.
Amok koşusu
Stefan Zweig farkı yazarındaki sadecelikte incelik,ayrıntıda ki derinlik sıkmadan okuyucuyu kitabına çekmesini biliyor.Amok koşucusu da sade bir hikayenin içinde derin anlamlar taşıyan öyküsü."Söz vermenin kuvveti",sadakat,sabır,delilik ile veliliğin sınırı arasında gelip giden bir adam.Gururundan ve inadından yaşamını kaybetmeyi göze almış bir kadın.Ve tüm bunlara sessizce dinleyici olarak tanık olan yazarımız.Keyifli okumalar dilerim.
DÜN YOK ELİMİZDE YARIN DAHA GELMEDİ ŞU ANA SAHİBİZ
Yazarın kendi kaleminden:
Bu Kitabın Kökeni
Ben geçmişi çok az kullanır ve çok seyrek olarak düşünürüm; ancak, yine de size nasıl bir spiritüel öğretmen olduğumu ve bu kitabın nasıl ortaya çıktığını kısaca anlatmak istiyorum.
Otuz yaşıma dek, ben neredeyse sürekli bir endişe ve zaman zaman da intihara götürebilecek depresyon dönemleri yaşadım. Bu
Assis'li Francesco'nun Tanrı'yı ararken çektiklerini anlatıyor Allahın Garibi'nde Kazancakis. Francesco, gençliğinde zevk ve eğlence düşkünlüğüyle bütün Assisi'de parmakla gösterilen bir delikanlı... Daha sonra Assisi'nin iftihar ettiği bir aziz... Pencere altlarında sevgilisine serenat yapan aşık Francesco, meyhane arkadaşlarıyla şehinde tertip ettiği eğlencelerle de şöhretli.. Fakat bunlar onun kişisel hırsını tatmin etmeye yetmez... Sonunda sırf ün kazanmak için savaşlara katılır ve küstah bir şövalye olarak döner memleketi Assisi'ye.. Ve olan olur... İçinde, tâ yüreğinde Tanrı'nın sesini işitir ve onu aramaya başlar... Dünyadan el etek çekerek, bütün düşkünlere, bütün yoksullara, bütün günahkarlara gönlünü açıp Tanrı'nın istediği yoldan yürümeye başlar.. O'nun Tanrı'ya götüren yolunda; bedenin istekleri yerine, ruhun istekleri geçerlidir. Açlık, dünya malından vazgeçme, insanın acziyetini kabul ederek nefsi alçaltma gibi zahidane bir yol tutar Francesco.. Bütün çektiklerine şahit Leo Kardeş'in ağzından öğreniriz onun macerasını...
"Bence zordur KADİN olmak".
Nazım hikmet dizelerinde ne güzel anlatmış;
"Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu,
