Srvt

Srvt
@Srvttt
Bazen sessizlik çok şey anlatır.
an engineer
lisans
29 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Çeşitlilik hayatı zenginleştirir; çeşitlilik insanı birey ve benzersiz yapar.
Reklam
Şimdi kalbi aramak zorundayız, çünkü bilgisayarın kalbi yoktur. Sadece kalbimizi arayarak, sadece kalbimizin dans etmesine, şarkı söylemesine, sevmesine izin vererek insan olmanın itibarını ve onurunu elimizde tutabileceğiz; yoksa hepsi gidecek.
Özgürlük yalnızca siz tamamen bilinçli olduğunuzda vardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gelecekteki mutluluğuma şimdi acı çekerek layık olmalıyım.
Kalbimden, belki de acıya göğüs gerip, çekip attığım bir varlığın tekrar oraya girmesine izin veremem.
Reklam
Ama ümitsizliğin de kendine özgü keyfi ve zevki vardır, özellikle de kendi durumunun ümitsizliğini fark ettiğin zaman.
Sen talihin kör gözlü bir kadın olduğuna inanıyor musun? Herkes kendi talihinin işçisidir sözünü hiç duymadın mı?
Bana göre insanları arzu ve iradelerine karşı hareket etmeye zorlamaktan daha çirkin bir şey olamaz.
Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır. Özgürlük, değerli olduğu ölçüde kırılgandır da...
Reklam
Ya arzu ettiğim gibi yaşamak veya hiç yaşamamak.
İnsanın kendisine ait olan her şey kendinden iyice saklanmıştır ve bütün gömüler içinde en güç çıkarılan, insanın kendi gömüsüdür.
Kendi kendini sevmeyi öğrenmek, bugünden yarına oluverecek bir iş değildir. Aksine bütün sanatların en zoru, en incesi ve en çok sabır isteyenidir.
İçimde dindirilmemiş, dindirilemez bir şey var. Bu, sesini yükseltmek istiyor. İçimde bir sevme isteği var ki aşkın dilini konuşuyor. Ben ışığım. Keşke gece olsaydım! Ama ışıkla çevrili olmak benim yalnızlığımdır.
İnsan bir iptir ki hayvanla ‘insanüstü’ arasına gerilmiştir. Uçurum üstünde bir ip. Tehlikeli bir geçiş, tehlikeli bir yolculuk, tehlikeli bir geriye bakış, tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış. İnsanda büyük olan şey nedir? Bir amaç değil, bir köprü oluşudur. İnsanda sevilebilecek şey, onun bir geçiş ve bir batış sürecinde olmasıdır.
Ben, nehir kıyısında bir parmaklığım. Tutunabilen bana tutunsun. Ama ben sizin topal değneğiniz değilim. Zerdüşt, böyle buyurdu.
Reklam
Ruhuma acı ve mutluluk veren, bedenin susadığı şey, adsızdır ve anlatılamaz.
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Bunları okudukça, bir gün dünyanın büyük şehirlerine yolculuk edeceğimi, yeni insanlarla tanışacağımı, değişik yerler göreceğimi hayal ediyordum. Gözlerimin önünden sessiz ve ölü kentlerin, hayat dolu ormanların, güneşin altında parıldayan sapsarı kumların uzandığı uçsuz bucaksız çöllerin görüntüleri geçiyordu.
İnsanlar ve ulusları birbirinden ayıran engeller ortadan kalkmış, hepimizin hissettiği ve ancak acının ortaya çıkarabildiği anlayış ve iletişime duyulan ihtiyaç bunları yıkıp yok etmişti.
Güzel bir geceydi; ılık, yumuşak ama canlı. Ay ışığı her şeyin gümüş gibi görünmesine neden oluyordu. Yıldızların karanlık gökyüzünde parıldarken yaptıkları gürültüyü duyduğumu hayal ettim.
Artık yeni düşünce âlemlerini keşfedebilecek, yalnız başıma yaşayacağım, diğerlerinden bağımsız bir dünya yaratabilecektim.
Reklam
Daha önce pek fazla okumuyordum. Kitaplar evimizde pek sık görülmezdi. Ekmeğin daha önemli olduğu düşünülürdü. Karnımızı doyurmak zihinlerimizi doyurmaktan daha önemli bir işti. Zihnim, hâlâ boyalar ve fırçalarla ifade edemediğimden fikirlerle doluydu. Bunları kâğıt üzerinde sözcüklere dökme konusunda ilham, bir kış günü yatakta uzanmış, ayak parmaklarım arasına sıkıştırdığım bir saman çöpüyle yağmurda buharlanan pencereye şekiller çizerken gelmişti.
Ne biçim insan yaşamı bu! İnsanoğlu zamanla her şeye alışabilen bir varlık. İnsan için kullanılabilecek en iyi tanımlamanın bu olduğunu sanıyorum.
İki eliyle arkasındaki ağacın kabuklarına sarıldı. Parmakları soğuk yarıkların arasına girdi. Elini hemen geri çekti ve göğsüne götürdü. Göğsünün içinde, bu asırlık ağacın kabuğu gibi, yarıklar bulunduğunu sandı ve gırtlağına kadar bir ateşin çıktığını hissetti. Aman yarabbi, ne kadar yalnızdı...