Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Odette

Odette
@Thourtaeu
Baggerında her zaman dediği gibi, bu kazanılmayan, sadece oynanan bir oyun. Bu yüzden sadece oynuyorum. Hiç durmadan. Gelecekte de oynamaya devam edecek, sahada kendi yerimi arayacağım.
20. yüzyıl felsefesine göz ve tin
Fenomenoloji ekolünden Merleau-Ponty’nin bir eseri.
Göz ve Tin
Göz ve Tin
Bu metin bir meta analiz çalışmasıdır, herhangi bir edebi kaygı yoktur. Asıl amaç zihnimde var olan bilgilerden bir harita oluşturmak. Fenomenolojiye giden yolda ilk başta Analitik ve kıta felsefesinin ne olduğunu daha sonra fenomenolojinin ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Reklam
Persona
“Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü… Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli, tetikte… Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma… Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek… Her kelime yalan… Her jest sahte… Her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi… İntihar etmek? Hayır. Fazlasıyla iğrenç… İnsan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. Hiç değilse o zaman yalan söylemez. Perdelerini indirip, içine dönebilir. O zaman rol yapmaya gerek kalmaz, bir kaç farklı yüz taşımaya ya da sahte jestlere. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun. Kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. Kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. Bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. Belki orada bile değil. Seni anlıyorum Elisabeth, susmanı anlıyorum. Hareket etmemeni anlıyorum. İsteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın. Anlıyor ve hayranlık duyuyorum. Bitene kadar bu oyunu oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.”
Günlükler ile Bağımlılık psikolojisi
Bağımlılık Psikolojisi
Bağımlılık Psikolojisi
Öncelikle bir alıntıyla başlamak istiyorum. Kitabın son sayfasından bir bölüm. "Kendin alkol ve diğer uyuşturucularla tahrip eden bir gencin annesi, oğlunun kimyasalların yaşamı üzerindeki feci etkisini umursamıyor olmasını anlayamıyordu. Oğluyla başa çıkabilmek için benden yardım istemişti. "Ama bana onu evden kovmam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşamayı beceremedim
Korku ve Titreme
Korku ve Titreme
"Ya da iman hiçbir zaman varolmadı... çünkü hep varoldu." Kierkegaard burada ne demek istiyor?
Reklam
Kendini Tanımlamanın Yedi Başlığı
Kendiyle Dost Olmak
Kendiyle Dost Olmak
1. Kendi hayatımızdaki en önemli ilişkileri tanımlamak 2. Şimdiye kadarki hayatımızın, iyisiyle kötüsüyle en önemli tecrübelerini tanımlamak 3. Kişisel hayatımızdaki Nereye, Niçin, Niye'yi tanımlamak 4. Davranışlarımıza yön verebilecek değerleri tanımlamak 5. Kendi benliğimizle ilgili alışkanlıkları tanımlamak 6. Tecrübeleri hayatın bir parçası olabilecek korkuları, yaraları ve travmaları tanımlamak 7. Kendimiz için güzel olanı tanımlamak
danse macabre
Akıl Hastalığı ve Psikoloji
Akıl Hastalığı ve Psikoloji
Bu kitapta ilgimi çeken (aslında o kadar da üzerinde durulmayan) bir kavram vardı: Danse macabre. Danse Macabre (Ölüm Dansı) savaşların, kıtlıkların, hastalıkların -özellikle vebanın- en çok görüldüğü bir zamanda; 15. yüzyılda ortaya çıkmış, ölümün evrenselliğini anlatan bir alegoriymiş. Irkı, cinsiyeti, mesleği, sosyal konumu ne olursa olsun bir gün Ölüm Dansı’nın herkesi bir araya getireceğini anlatıyor. "Yani Danse Macabre, ölümün her şeyi fetheden ve eşitleyen gücünün alegorik karşılığıdır denebilir. " Bu alıntıyı aldığım sitede daha detaylı bilgiler de var: wannart.com/icerik/24194-sa... Ayrıca bu kavram tarihte birçok sanatsal esere, resim, şiir, müzik ilham olmuş. Bunlardan başta gelense Danse Macabre Op.40, 1874 yılında Fransız besteci Camille Saint-Saens tarafından bestelenmiş senfonik bir şiir. youtu.be/71fZhMXlGT4?si=...
The Kiss
Sevgi ancak uçurumdan düşmekten kişiyi kurtarabilir. Sevgi yaşamın kendisidir.
Reklam
Soluduğumuz hava günün birinde 'bir şekilde' ulaşılabilir konumdan ayrılsa, hepimiz oksijeni yapay yollarla alsak (mesela oksijen maskeleri gibi bir şey) ve tabii ücretli bir şekilde, acaba dünya nasıl bir yer olurdu?
Bir sapığın ideoloji rehberi
Slavoj Zizek
Slavoj Zizek
Kolanın paradoksu şudur: Susuz kalırsınız ve içersiniz. Ama herkesin bildiği gibi ne kadar içerseniz o kadar çok susarsınız. Bir arzu, asla yalnızca belirli bir şeye yönelik arzu değildir. Aynı zamanda her zaman arzunun kendisi için arzudur. Arzulamaya devam etme arzusudur. Belki de bir arzuya ilişkin en büyük korku, tam anlamıyla karşılanmasıdır. Böylece daha fazla arzulamam. En büyük melankolik deneyim, bizzat arzunun kaybı deneyimidir. Söz konusu olan, fazlalıktan kurtulduğumuz ve yalnızca asli ihtiyaçlarımızı karşıladığımız eski doğal mükemmellik dönemini dönüş değildir. Mesela susamışsınızdır, su içersiniz falan filan. Buna dönemeyiz. Fazlalık sonsuza kadar bizimle. Öyleyse haydi kola içelim.
Slavoj Zizek
Slavoj Zizek
Psikanalizin temel kavramı basit hazlar ile keyfi birbirinden ayırmaktır. Aynı değildirler. Keyif dediğimiz tam da rahatsız bir hazdaki keyiftir. Hatta acıdaki keyiftir. Bu aşırı unsur, görev ve hazlar arasındaki görünürde basit ilişkiyi rahatsız eder. Bu alan aynı zamanda ideolojinin özellikle dini ideolojinin bağlı olduğu iş gördüğü bir yerdir.
Bir sapığın ideoloji rehberi
Slavoj Zizek
Slavoj Zizek
Özgürleşmenin aşırı şiddeti. Özgür olmaya zorlanmalısınız. (dk 7:53)
Geçmiş değil bugün gibi Yaşıyorum hala seni Sen hep benim yanımdasın Gündüzümde gecemdesin Çalınmasın söylenmesin Sen benim şarkılarımsın
HİLE 1: Genişletme HİLE 2: Eşadlılık [Homonymie] HİLE 3:
Reklam
yeniden yeniden yeniden yeniden yeniden
Sevme Zamanı
Al aşkım beni yanına dalmışım sarhoşluğuna Bir ömrü senle aşalım al uçur beni sonsuza Kaybetmek varsa ne çıkar aşkta yer yok hiç korkuya Öyle günler var ki baştan sonu gelmiş Böyle istenmiş sen yaşamalısın Ayrılık beter ölümden Tanrı yazmasın Aşkımı benden kimse ayırmasın Biz dünyayı çok sevdik ölüm bizden uzak olsun Aşık olduk yüreklendik kader
Ağlamıyorum sadece gözüme karınca kaçtı
Piyanist
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski İstanbul mudur?
Reklam
Sevme Sanatı
Sevme Sanatı
şu anda kitabın ortalarında olarak diyebilirim ki; kısacası kimse sevmeyi de sevilmeyi de bilmiyor. sevgisiz ebeveynlerin zulmü altında dünya nesilleri doğuyor. havva'yla adem sevmediler mi birbirlerini nereden doğuyor bu sevgisizlik?..
"Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın. Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider, koşsan da tutamazsın..." -Shakespeare