Yaklaşık 5.000 yıllık yazılı medeniyet tarihimizin kahramanlığa, aşka, yiğitliğe, dostluğa, arkadaşlığa... dair ilk dizelerini ikinci kez okuyacağım. Baturumuz Gılgamış, çağlar öncesinde ölümsüzlüğü elde etmek için fantastik bir yolculuğa çıktı. Bu serüvenin sonunda umduğu ebedi hayatı ...
Onun öyküsü destansı bir anlatı ile kil tabletlere kazıldı. Binlerce yıldır da edebiyat tutkunu her insanın zihninde bu hikâye sayısız kez tasavvur etti.
Gılgamış, sizce de zaman ve mekan sınırlarını aşıp Felsefe Taşı'nın gizemine vâkıf olmadı mı?
Gılgamış DestanıAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215bin okunma
Maymun medeniyetinden kaçmayı başaran insan uygarlığının kurtarıcıları -belki de koca evrendeki son temsilcileri- insan türünün yuvasına döndüğünde korkunç bir trajedi ile karşılaştı.
Bu sürükleyici sayfalarda göz gezdiren bizler kabul etmeliyiz ki başkahramanımızın, Nova'nın ve çocuğun Dünya'ya döndüğünde bir maymun - rütbeli bir
Hüseyin Nihal Atsız'ın ismi ile ölümsüzleştiği romanı. Otobiyografik özellikler taşıyan bu romanda Atsız, Selim Pusat karakteriyle kendini sentezlemiştir. Roma'nın başlangıcı eski bir Uygur masalıdır ki bu masal efsanelere ve olağanüstü olaylara ilgisi olan insanların hüzünlenmesine sebep olabilir. Hatta bir çok tanıdığım insanın bu masalın büyüsüne kapılıp Yüzbaşı Burkay gibi ruhlarla dolu bir dünyada yaşamaya başlamıştı.
Yine bir çok şiiri içinde barındıran kitabın Kadim Türk edebiyatından beslendiği aşikârdır. Dedim dedi tarzında koşmalar ve Türk mitolojisinin sembolleri kitabın birçok bölümünde karşımıza çıkar. Tanrının bir ışık görünümünde katıldığı mahkeme ise Türk Edebiyatında bir ilktir. Ayrıca içerisinde bulunan Geri Gelen Mektup adlı şiir Roman ile birlikte ölümsüzleşmiştir.
Ben romanı ilk elime aldığım 2016 yılında "bu kitabın abartılacak nesi var" diye düşünürken bir yandan da ismindeki büyüye kapılmış ve benden bir şeyler koparacağını fark etmiştim. Kitabın sonunda ise kendimi olduğumdan farklı biri olarak bulmuştum.
Kısaca okumak isteyenlerin çok dikkatli olması gereken, baş belası bir kitap....
Timuçin'in, tüm Asya'nın han'ı olmasını bizleri Gobi Çölü ve etrafındaki öz coğrafyamıza ruhen götürürcesine kaleme almış bir başucu eseri. Tarihi roman değil de tarihin bizzat kendisini okuyorsunuz sanki. Kutadgu Bilig'den ve birçok eski kitaptan, kadim ozanlardan alıntı yapılarak anlatım zenginleştirilmiş. 1227 senesinde dünyaya veda eden Cengiz Han; tüm kaleleri fethetmiş, taş üstünde taş bırakmamış, şehirler ona biat etmiş, hayalini kurduğu büyük ve merkezi Moğal İmparatorluğu kurmuştur. Hazar'dan Pasifik'e kadar uzanan sınırları bitişik koca bir devlet...
Cengiz Han'a geçit vermeyen tek kale ise Umay'ın yüreği olmuştur. Asya'nın büyük fatihi, tüm yaşamı boyunca düşlerinin soylu ve gizemli Umay'ını bulamamıştır. Lâkin, bu hâyalin ebedi dünyada tek hakikat olacağını kim inkar edebilir ki?