Çok sevgili Aliye;
Köylü kıyafetlerindeki resmine bakmaya doyamıyorum. Her gece başucumda duruyor, ona bakarak uyuyorum.
“Ben dünyada bu kadar güzel gülen,
güldüğü zaman bu kadar güzel olan
insan görmedim”
O günlerden birinde,sabaha karşı Ortaköy’e geldim. Güneş’in dünyaya yolladığı ilk ışıklarla ortalık hafifçe aydınlanmaya başlamıştı. Boğaziçi’nin güçlü akıntılarla bir nehir gibi hareket eden suları kızarıyor, gecelerdir uykusuz kaldığım için zaten kıpkırmızı kesilmiş olan gözlerimi biber sürmüş gibi yakıyordu.ortalıkta kimse yoktu ne bir kişi ne bir tekne hatta ne gariptir ki ne bir kuş ne de bir kedi.. Dünya donmuş gibiydi
Kulağında karanfil taşıyan halkımın oğulları
Atlanın gidiyoruz.
Buğulu bir şafak vakti yeniden düşüyoruz yollara,
Eski zamanlarda olduğu gibi
Dersimiz tarih.
Unutmayın kaldığımız yeri
yenilmedik daha..
Ben seni hep sevgilim,
Ben seni hep, yüzünden geçen dalgalardan okudum.
Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum.
Annen seni inkar etmişti, aldım etime dokudum.
Bir gün baksam ki gelmişsin
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yâr.
Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar.
Bir gün baksam ki gelmişsin
Gülüşünde taze, serin bir rüzgâr
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar.
Bir gün baksam ki gelmişsin
Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm,
Benim olmuş dünyâlar...