Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
Yaşam belki de yarı yarıya düşle dolu olduğu için böylesine güzeldi. Düşlerimiz, hepsi gerçekleşmediği sürece de değerini koruyordu. Tanabay dağlara, gökyüzüne bakarken insanların her zaman aynı ölçüde mutlu olamayacaklarını düşündü. Herkesin alınyazısı kendine göreydi. Şu yüce dağlardaki ışık ve gölgeler gibi, insanoğlunun yaşantısında da üzüntüler, sevinçler vardı. İnsan ömrü bunlarla doluydu.
İkimiz de susuyorduk, ama bir gönül rahatlığı içindeydik. Bir insan az öncesine değin zerrece tanımadığı, fakat o anda bütün düşüncelerini çelen ve kendisine dirseğine dokunurcasına yakın oturan biriyle yolculuk ederse gönlü rahat olmaz da ne olur?