"En basından beri biliyordum. Ta en başından beri biliyordum bu hayalin gerçek olmayacağını. O kadar çok anlattırdı ki, ben de belki bir gün gerçekleştiririz hayalimizi diye umut etmeye başladım"
"Bak başka türlü anlatayım sana demek istediğimi. Senin George'un var. Onun geri döneceğini biliyorsun. Kimsen olmadığını düşün bir. Diyelim ki siyah olduğun için yatakhaneye gidip kağıt oynayamıyorsun. Nasil hissederdin kendini o zaman? Düşün ki bütün gün burada oturup kitap okumak zorundasın. Hava kararana kadar at nalı oynayabilirsin tabii, ama sonra işte buraya gelip kitap okumaktan başka yapacak bir şeyin yok. Kitaplar işe yaramıyor. Insanın yanında olacak birine ihtiyacı var."
"Insan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun" Ağlamaya başladı. "Sana bir şey diyeyim mi?
Insan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır."
Raskolnikov tasarladığı cinayeti işler. Ancak giriştiği trajik “deney” hiç de onun beklediği sonuçları vermez. Hem deneyiyle, hem de gözlemlediği Lujin, Svidrigaylov, Sonya, Marmeladov gibi kişilerin ortaya koyduğu örneklerle, Raskolnikov adım adım kendisinin hiç de “olağanüstü” insanlardan biri olmadığı sonucuna varır. Ve sorun başlangıçta düşündüğü gibi, kendisinin Muhammed’den ya da Napolyon’dan daha zayıf olması sorunu değildir. Raskolnikov’un sevdiği kızın ağzından duyduğu gerçek bambaşkadır: Yanlışlık temeldedir, “olağanüstü” insanlar teorisidir yanlış olan. Yaşadıkları toplumda da amaçlarına ulaşmak için bazı insanlar, gözlerini kırpmadan başkalarının kanını dökmektedir. Sonuç olarak içinde yaşadıkları toplumdaki egemen sınıfların her gün sayısız kez yaptıklarından pek de farklı bir şey değildir onun yaptığı da. Ve Raskolnikov kendi deyimiyle, insanlık dışı düzene karşı, böyle bir başkaldırının da insanlık dışı bir nitelik taşıdığını, bunun ilerleme ve gelişme sağlayıcı hiçbir özelliği bulunmadığını, tam tersine ahlaki çöküşe, kişilik yıkılmasına yol açtığını görmekte; önce yüreğinin sesiyle, sonra aklıyla, en son da bütün varlığıyla gerçeği kavramaktadır