Bütün sözlerin sahibiydi
Varlığından onur sunarak dünyaya
Her harfi bir mucize
Soluksuz konuşuyordu!
Kalbimi uzaklara tutarak
Usulca kalktım
Ağzım dilim hece külleri
Kediler, garajlar, akşam saatleri
Gidip biraz daha yalnızlık çalıştım...
Onun acı acı feryadı üzerine Aphrodite, koştu. Oğluna yardım için evinden ayağına sandallarırnı geçirmesini unuttu. Dalgınlıkla bir gül fidanına bastı, gülün dikenleri ayağına battı, kan aktı. O zamana kadar beyaz güller açan gül fidanları o günden sonra artık kırmızı renklere büründüler. Kumral saçlı güzel tanrıça, oğlunun yanına gelince onu ölmüş buldu. Aphrodite’nin güzel oğlu için döktüğü gözyaşlarından Anemone(Giril laleleri) çıktılar.
Kuzey Sibirya'da bazı kabilelerde renk mefhumu fazla gelişmemiştir, renkleri ayırmakta zorlanabilir ancak rengeyiğinin 24 ayrı tarzda saklandığını bilirler.
4 bin yıl önce ne zaman bir kıtlık vursa Tasmanyalı ana, baba ve çocuklar açlıktan kırılırlarmış. Üstelik adaları zengin balık çeşitleriyle dolu bir denizle çevrili olmasına rağmen. Sorun şu ki o kültürde balık yiyecek olarak tanımlanmıyormuş.
Gülümseme: Memnuniyet
Sırıtma: Sıkıntıdan ama mecburiyetten dolayı gülümsemek.
Gülme: Eğlenme ve neşe hali.
Kahkaha atma: “Ben çok mutluyum ve eğleniyorum” mesajını hem kendine hem de çevreye verme.
Tebessüm: İşler yolunda, sorun yok...
Hüzünlü bir tebessüm: Karmaşık duygu ve düşünceler içerisindeyim, muhtemelen depresyondayım!
Absürt sırıtma: Ben aslında psikotik bir hastayım ama farkında değilim, çünkü psikotik bir hastayım.
Doğu kültürü için gülme uzak durulması gereken bir davranıştır. Hele erkeklerin gülmesi sahip olduğu otorite ve güçle zıt olduğu için hiç hoş karşılanmaz. Çünkü biri size veya sizinle gülüyorsa aranızda mesafe yok demektir; yakınlaşırsanız hatta aynı seviyede olursunuz ki bu erk kavramına aykırıdır. Ayrıca gülmek sizi savunmasız bırakır, içtendir. Bu ise kadınca bir eğilimdir. Onun için “kadın gibi gülmek” erkeğe hiç yakışmaz Doğu’da.