Daima önce bana, sonra Mine'ye verirdi şekerlemeleri. Beni öz kızından ayırmadığını göstermek için gözettiği bu incelik, bu fazladan iyilik, kendimi ayrılmış hissetmeme sebep olsa da, o çapaklı hissin adını koyamaz, sadece rahatsızlığını duyardım.
Suya atılan bir taşın dalgaları gibi yavaş yavaş sönüp gitti zelzele. Bir süre sonra da hiç yaşanmamış gibi tesirini kaybetti. Şimdi düşünüyorum da hayatta hangi olayın akıbeti bundan farklı oluyor ki? Hepsi eninde sonunda sönüp gitmiyor mu? Herkes sonunda unutulmuyor mu?
“Çünkü gerçeğiyle karşılaştığımızda hafızamızda yer eden hatıralar maalesef hep sukutuhayale sürükler bizi. O hatıralardaki güzellikler ya solmuş olur ya da... hakikatin hafızamızdakinden çok daha küçük, biçimsiz veya çirkin olduğunu keşfederiz.”
Oysa oğlu gibi davranıyordu, o anlarda, satranç oynadığımız zamanlarda. Bunun sebebi nedir sence Alex? Bir oğlu olmak bu denli mi önemli? Bir başkasının çocuğuna babalık etmeye kadar vardıran şey nedir insanın içindeki?
Beni bir kadın olarak üzen Şebnem’in harcanma biçimiydi. Gerçi asıl bunda şaşılacak bir şey yoktu. Ortada bir kadın meselesi vardı çünkü. Bu toprakların bitmek tükenmek bilmeyen kadın meselesi. Kadını sindirmek, her durumda kadını suçlu çıkarmak milli sporumuz bizim.Her ne olursa olsun kadın sebep olmuştur anlayışı.. İşin en acıklı tarafıda bu iddia bir kısım kadınlar tarafından da desteklenir.
Diyelim ki iki farklı zamanda, birbiriyle ilgisiz iki olay yaşadınız ama hafızanız ikisini karıştırıp üçüncü bir hikâye anlatıyor.. siz de buna inanıyorsunuz.. hafızanıza güveniyorsunuz çünkü. Ama biri çıkıyor, o öyle olmadı diyor. O da kendi hafızasına güveniyor, öyle olmadığına sizin kadar inanıyor. Farklı biçimlerin birbirine geçmesi dediğim bu. Zaman düz bir çizgi olsa hafıza lineer kaydederdi ama öyle yapmıyor..
Hayat dediğimiz şey içgüdüsel bir canlı kalma çabası aslında. İnsanlar mağara devrinde de hayatta kalmaya çalışıyorlardı, robotlar çağında da hayatta kalmaya çalışıyorlar. İnsanlığın geldiği nokta bu yani.. hiç. Çok acıklı.
Mutlu olabilmek için bir şeyleri bütünüyle değiştirmeleri gerektiğinin farkındaydılar; davranışlarını değiştirmek yerine, sevgililerini, gözaltı torbacıklarını, boyun ve dudak çevrelerini değiştirmeye karar verdiler.