Evet, korkmakta haklıydı, yersiz değildir bu korkusu.Yanılıyorsunuz Max, Franz yazmayacaktır artık bana.Yazacak bir şey yok ki.Korkusu üstüne yazacak tek sözcüğü kalmadı.Beni sevdiğini biliyorum.Bıkamaz benden, iyiliği ve utangaçlığı engeldir buna.Bir suç gibi
gelir ona.Kendisini suçlu bulur her işte, güçsüz görür. Oysa, doğruluğa, arınmışlığa, erişilmezliğe yönelmek gerektiğini onun kadar kimse duymamış, bu yolda onun kadar çabalamamıştır.Bu böyle, bunun böyle olduğunu, kanımın son damlasına değin biliyorum,gene de inanmak istemiyorum. Nasıl dayanırım? Onsuz yaşamaya nasıl dayanacağım? Aklım almıyor. Sabahtan akşama değin sokaklarda dolaşıyor, sabahlara değin penceremin önünde oturuyorum, bin bir şey geçiyor kafamdan,incecik bir oltaya takılmış gibi sızlıyor yüreğim... Dayanılır gibi değil.Hastayım da üstelik. Ayakta durabiliyorsam, elimde olmadan yaşıyorum demektir... Beni yaşatan, beni bugüne getiren şey de o bilinçaltındaki yaşama sevgisi olacak. Üzüntü, özlem, yaşama olan bu bağlılığımla nasıl çıldırmıyorum daha? Çok
yalnızım, dilsizlerin yalnızlığına benziyor yalnızlığım, onun için hoş görün bu gevezeliğimi, dinleyecek birini bulunca
boşalttım içimi, susamazdım daha. Hayır, hayır yazmam Franz'a, merak etmeyin, bir satır bile yazmam. Bilmiyorum ne yapacağımı.Yaz aylarında Prag'a gelmeyi düşünüyorum, size de uğrarım. Her gün postaya uğruyorum, alışmadım daha. Teşekkür ederim.