Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

yedi kandilli Süreyya

yedi kandilli Süreyya
@_ismail35
“Neyi arıyorsan O’sun sen…”
bakım onarım
garb ve şark arasında bir yer
10 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Hazreti Mevlâna'nın sözünü hatırla: " Bedenin , bindiğin eşek. Dizgin sendeyken ahire gidersin ama işi eşeğe bırakırsan ahıra gidersin."
Reklam
Seferle emrolunduk, zaferle değil. Gayret kuldan, tevfik Hak'tan. Sahip çıkmalı, sahiplenmemeli.
Kâğıt yanar, bir kül yaprağı olur. Değişmiştir. Artık geçmiş ola! Bir daha eski haline dönmez. Ben de bir kere değiştim. Artık geçmiş ola!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İki hasta kadar birbirine yakın hiç kimse yoktur Hasta olmayanlar bizi ne kadar az anlayacaklar
İzm`ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşe`lerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı.
Reklam
Her dudakta aynı rezil şikayet: yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lağım kokusu, bu insan ve makine uğultusu mu? Hayır, onlar Türkiye’nin insanından şikayetçi. İnsanından, yani kendilerinden. Aynaya tahammülleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını “yaşanmaz”laştıranlardır. Türk aydını, Kitab-ı Mukaddes’in Serseri Yahudisi*… Hangi Türk aydını? Kaçanlar ne Türk, ne aydın. Bu firar bir Kabil kompleksi
Karanlıklar üstünüze çöktüğünde, şöyle deyin:'Bu karanlıklar henüz doğmamış şafaktır ; her ne kadar gecenin doğum sancıları içime dolsa da, tepelere doğan şafak bana da doğacaktır."
Ama bu bir dertti ki kurtulunmaz Leyla düşüncesinden alıkoyan çareye başvurulmaz Kurtulmak kurtulmamak olur... Leyla'sız hayat Mecnun olmaktan beter..."
Bu adam kitapların uçlarına Çizilmiş itilmiş resim Korkmadan yaşar tebessüm gösterir Ağır başıyla nöbet alır Dağdan kaçar şehri çevirir Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasına Erkenden aşındırır aşkını Anlamaz bir kadının Süresiz kapılıp yangeldiği tablolara Severek tebessüm attığını Ağır başıyla kopar dağdan Nöbet alır şehri devirir.
Bu dünya, kışların geçmesi gibi geçer. Ve öbür dünya, yazların gelmesi gibi gelir. İnsanlar, sararıp toprağa karışan, çöl otları gibi ölürler, sonra baharda boy veren, bin bir renkli parlak çiçekli bitkiler gibi topraktan doğrulurlar. Ölüler, gün ışığında görünmeyen yıldızlar gibidirler. Vakti gelince, hepsi bir düğmeye basmakla vaziyetini alan lunapark rölyefleri gibi doğrulurlar.
Reklam
Denmiştir ki küfrün sürüp gitmesi mümkündür de zulmün istikbali yoktur. O muhakkak sükut eder, zalimler cezalarını bulur.
Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.
Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim. Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin. Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki. Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben.