Aslında herkes özünde birbirine eşittir ancak onları ayıran seçimleridir. Freud'un iddia ettiği gibi ; bir şeye ne kadar bağlanırsan kendinden bir parça kaybedersin, zamanla hiç olmadığın bir kişiye dönüştüğünü görürsün işte o anda senin de değişebileceğini , yaptığın şeylerin seni şekillendirdiğini fark edersin ama çok geçtir :)
Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.
Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır. Çehresi çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar, bizim vatanperverâne, vicdanperverâne ve namuskârâne harekâtımızı hasîs ve çirkin ihtirâsları yüzünden, çirkin göstermeye kalkışanlardır.
Okur Takip Önerileri
Halbuki Türk'ün haysiyet ve izzeti nefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsa elvâdır.
Binâenaleyh, ya istiklâl ya ölüm!
"Her parçası keyif vaat eden bir plan asla başarılı olamaz ; büyük bir hayal kırıklığını önlemenin tek yolu ufak bir sıkıntıyı savunmaktır".
Üretilir aynalar. Arzulanan görüntünün, yansımasının doya doya seyredilmesi için üretilir. Çevresi geniş olmak demek üretilen aynaların çok olması demektir. Ölüm yansımanın tükenişidir. Charles babasının duygularını yansıtmamakla onu ölü yerine koyuyordu.
Etkin yayıneviKitabı okudu
Egomuz , demişti Freud , bitmiş ilişkilerimizden kalan izlerden yapılmıştır. Her biten ilişki üzerimizde bir iz bırakır ve kimliğimiz bu kalıntıların zamanla birikmesinin sonucudur . "Ne yerseniz osunuz'dan çok "kimi severseniz osunuz " diyebiliriz .
Sayfa 54Kitabı okudu
Freud tam bu noktada yaşayanlar arasındaki ilişkilerin de ikircikli olduğunu gösterdi. Totem ve Tabu'da şöyle yazıyordu: "Belli bir kişiyle yoğun bir duygusal bağ kurulan neredeyse her durumda, şefkatli sevginin arkasında bilinçdışı, örtük bir düşmanlık buluruz."
Sayfa 42Kitabı okudu
Yas tutarken ölenler için kederleniriz, melankolideyse onlarla beraber ölürüz.
Sayfa 13Kitabı okudu
Dürtünün ayakta kalma sebebi yok edilmeyip yalnızca bastırılmış olmasıdır. Yasağın ayakta kalmasının sebebi ise dürtünün bilinçdışından çıkmasını engellemektir. Böylece çözülmemiş bir durum ve ruhsal bir saplantı ortaya çıkar. Artık meydana gelen her şey yasak ve dürtü arasında devam eden zıtlaşmadan kaynaklanacaktır.
Sayfa 68Kitabı okudu
