Sen zihnini boşaltmazsan o seni dünyaya çeker,götürür. Hani Sultan Velet Hazretleri Derya aç bir adama iki kere iki kaç eder diye sormuşlar, O da dört somun ekmek eder demiş. Çünkü zihin ihtiyacının kontrolünde, Hakk'ın değil ihtiyaçtan kurtulman gerek ki bu da teslimiyetle olur.Teslim ol, Sana bir şeyler olmasına izin ver ama sen zihninle
5 / y a ş a m a k i s t e r d im
Hayatı engin bir gülümsemeyle Karşılamak isterdim. Yüreğim sevmenin ufuk çizgisinde hayran O biraz olgunluğu, biraz mutluluğu Andıran geniş bir gülümsemeyle. Hayatı seninle yaşamak isterdim. Bir acının izini sürdüm durmadan Aydınlık bir gelecek adına. Geçmişte kalanı kitaplardan aldım Yaşadığımı koydum üstüne Hayatı bir yoğun acıda kavradım Seni acılardan uzak isterdim
Reklam
İ N S A N I N A N L A M I N I T Ü K E T M E K
Ölüm yok. Ölüm korkusu da. Özgürlük saçma! Başkaları kalmadı. Onu göklere çıkaran, yerlere gömen aşkın deliliğinden de kurtuldu. Zaman sadece kendisi. Başka hayatlar kalmadığı için başka hayatlardan ara ara kalbine yürüyen o tuhaf endişe de, üzüntü de yok. Anlamanın azabından kurtuldu. Sadece inanıyor. Öyle bir hiza buldu ki kendine, o güzelim, biricik hikâyesi önce tuhaf bir can sıkıntısına, sonra da yalnızlık korkusuyla herkesten yapılmış bir yalana döndü.
İ N S A N I N A N L A M I N I T Ü K E T M E K
Kimsenin kendine ait bir zamanı yok. Kimsenin kendi acısı yok, anısı yok, rüyası yok, arzusu yok. Herkes koronun en ortasında en yüksek sesi çıkarmak için çırpınıyor. Oraya nasıl geldiğini bilmiyor. Oradan nereye gideceğini bilmiyor. Kalabalıkla birlikte o da bağırıyor. Tek zamana indirgenmiş bir bellek. Yapıştırma bir gülümseme Eğreti. Anlamsız. Güvenlik içinde ama. Yalnız değil. Bütün korkularını yendi.
K I L I Ç D A R O Ğ L U A D A Y O L M A S I N
Konuşabilseler bebekler bile aynısını söylerler.
S’i’ credesse che mia risposta fosse a persona che mai tornasse al mondo, questa fiamma staria sanza più scosse; ma però che già mai di questo fondo non tornò vivo alcun, s’i’ odo il vero, sanza tema d’infamia ti rispondo. Gidelim öyleyse, sen ve ben, Akşam gökyüzüne sere serpe uzanmışken Uyuşturulmuş bir hasta gibi masada; Gidelim, geçerek o yarı tenha sokaklardan O kıytırık otellerdeki uykusuz gecelerin Ve zemininde istiridye kabuklarıyla salaş lokantaların homurtulu inziva köşelerinden: S o k a k l a r s o k a k l a r Sinsi niyetlerle uzayıp giden ağız dalaşı gibi Seni kaçınılmaz bir soruya doğru sürükleyen… Sorma sakın “Nedir?” diye. Gel gidelim ziyarete. ...
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.