''Bilyelerle oynamayı da öğrettim. Yine öğretirim. Minel biliyor musun? Sen benden hep aynı şeyleri istiyorsun ve ben her seferinde tekrar tekrar usanmadan söz veriyorum. Her şeyi yine unut ve yine iste, uslanmam, yine söz veririm. Neden mi? Çünkü gündüz geceye, sadece güneş batana kadar karşı çıkabiliyor.''
''...Fakat ben o nazik bakışı üzerimde hissettiğim andan itibaren sana vurgunum. Sonradan anladım ki aslında bu senin iletişim kurduğun her kadına bakma şeklinmiş...''
"Biliyor musun? Kimsesiz olduğumla yüzleşmek, acınacak durumda olduğumla yüzleşmekten daha az canımı yakardı.
Korel... Hiçbir zaman beni zavallı bir kız olarak gördüğünü ve acıdığını unutmayacağım ve bir daha beni asla zavallı bir kız olarak göremeyeceksin. Bana bir daha asla acıyamayacaksın."
Başını pencereden kaldırıp bana bakmıştı ve gülümsemişti; gülümsemesi gerçek bir gülümsemeydi. "Sen kimsesiz kalma diye ben hiç gitmeyeceğim, söz veriyorum."
-Hiç gitmeyecektin!
Son zamanlarda sana hep sordum, sevgin mi azaldı diye. Hayır dedin her zaman; ama ben farkındaydım, sen bana karşı sevginin bittiğinin bile farkında değildin sevgilim.
"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma; boşuna mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna."