Şu dünyada acı çekmek dışında her şeyi anlayışla karşılayabilirim. Acı çekmeyi anlayabilmem mümkün değil. Acı çekmek kötüdür, çirkindir, karanlıktır. Çağımızın acıya duyduğu sempatide hastalıklı bir şeyler var. İnsan yaşamın renklerine, güzelliğine, coşkusuna sempati duymalı. Hayata dair yaralardan ne kadar az bahsedersek o kadar iyi.
"Acı çekmeyi anlayabilmem mümkün değil. Acı çekmek kötüdür, çirkindir, karanlıktır. Çağımızın acıya duyduğu sempatide hastalıklı bir şeyler var. İnsan yaşamın renklerine, güzelliğine, coşkusuna sempati duymalı. Hayata dair yaralardan ne kadar az bahsedersek, o kadar iyi."
Reklam
Ağlamak stres hormonlarını serbest bırakır. Küfür ağrı toleransını arttırır. Öfke bizi harekete geçmeye motive edebilir. Ne hissettiğini hisset. Sessizlik ve gülümsemeler, acıya tepki vermenin tek yolu değildir. Bazen ulumak iyidir.
"Şu dünyada acı çekmek dışında her şeyi anlayışla karşılayabilirim," dedi. "Acı çekmeyi anlayabilmem mümkün değil. Acı çekmek kötüdür, çirkindir, karanlıktır. Çağımızın acıya duyduğu sempatide hastalıklı bir şeyler var. İnsan yaşamın renklerine, güzelliğine, coşkusuna sempati duymalı. Hayata dair yaralardan ne kadar az bahsedersek, o kadar iyi."
Sayfa 47 - Lord HenryKitabı okudu
Haz ve acıya dair duygularımızdan, sanki her birinin kendi has bir hikâyesi yokmuş, doğduğumuzdan beri hiç değişmemişler gibi bahsederiz çoğu zaman. Ve sıklıkla özellikle de memnuniyet verici duygularımızın çoğunda çocukça olan şeyleri fark edemeyiz. Gelgelelim yakından gözlersek, bugünkü hazlanmızm nicesinin geçmiş hazlarm hatıraları olduğunu görürüz! Sadece o anda hissettiklerimize indirgendiğinde, hatırlamaların kattıklarından soyulduğunda çoğu duygumuzdan geriye ne kadar az şey kalırdı! Hatta belki de, belli bir yaştan sonra yeni ve taze sevinçlere sağır hale geliyoruz ve yetişkin insanın en tatlı zevkleri, belki de çocukluktaki duyumsayışların yeniden uyanışmdan, gittikçe uzaklaşan bir geçmişin gitgide cılızlaşan esintilerle taşıyıp getirdiği hafif bir meltemden ibaret kalıyor kimbilir?
·
Puan vermedi
Çan, ezan, hazzan sesleriyle yoğurulmuş kadim şehir Antakya’nın sokaklarında yeniden gezinme fırsatı buldum “Muhbir”le. Elbette deprem öncesi, son bıraktığım haliyle görmek, düşünmek istedi zihnim… 1940’larda Antakya’da başlayan olaylar Kilis ve Suriye topraklarını da içine alarak devam ediyor eserde. Okur “coğrafyanın kader olduğunu “ tekrar
Muhbir
MuhbirSerhan Kurşun · İnkılap Kitabevi · 20245 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.