Adab-ı Muaşeret
Tam Türkçesi "toplumsal ilişki kuralları" diye özetlenebilir ama daha çok "görgü kuralları" olarak biliyoruz. Sofrayı da içeren ama ondan ibaret olmayan ve kültürel farklılıklar arz eden bu geniş kurallar bütününe baktığımızda her ne kadar, evet, görgülü olmanın belirtisi kabul edilseler de, köklerine indiğimizde bireylerin sorunsuz ve gerginlik yaşamadan birarada var olmasını sağlayan bir kontra! olma hali daha öne çıkıyor.
Sayfa 430
Başkasına Sorulan Soruya Cevap Vermek İçin Öne Atılma
"Lokman Hekim'in oğluna nasihatlarından biri de şu­dur: Başkasına bir soru sorulduğunda, sen ganimet veya bir hediye sunulmuş gibi öne atılarak, cevap verme! Eğer (başkasına sorulan soruya, sen atılarak) cevap verirsen, kendisine soru sorulan insanı küçümsemiş ve itibarını dü­şürmüş olursun. Aynı şekilde soru sorana da kabalık etmiş olur, aklı kıt olan insanlara, kendinin ne kadar utanmaz ve edebsiz olduğunu isbat etmiş olursun"
Sayfa 108 - Muallim NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Ömür boyu gönlü uykuda olan adamın göreceği bir hakikat yoktur.
Sayfa 193 - Çelik yayıneviKitabı okudu
"Şimdi yalnızım, kütüphanedeyim, gördüklerimin efendisiyim." -Jane Austen-
Sayfa 19 - Doğan KitapKitabı okudu
Takdim yerine
"Ey Allahın Rasulu. Seni boyle kim edeblendirdi" "Benim Rabbim edeblendirdi ve güzel terbiye verdi. (Ahlakı ise Kuran'ı Kerimdi) İşte Mürebbisi Allah olan Efendimiz s.a.v boyle edebin ufuk noktasındadır. Demekki edep öğrenmek isteyen O'na bakmalı ve O endam aynasında edebi kendi kametine uygun sekilde seyretmelidir.
Sayfa 10
Sosyal Hayatta Adab-ı Muaşeret
Dinini tam yaşayamadığın için gönlünde bir eziklik hissedersen, Allah sana gerçek dost olur.Çünkü Allah Teâlâ hadis-i kutside şöyle buyuruyor: "Ben,kalpleri benim için mahzun olan kimselerle beraberim."
Sayfa 137
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.