Balyoz gibi, darbeli matkap gibi bir kitap. Kafka adeta bir müneccim edasıyla şu sözü bu kitap için söylemiş olmalı: "İnsanı ısıran ve sokan kitaplar okumalıyız, okuduğumuz kitap bir yumruk indirerek bizi uyandırmıyorsa ne işe yarar.”
"insanların tarihi, tanrı'yla anlaşmazlıkların tarihidir, o bizi anlamaz biz de onu anlamayız." bu alıntı dahi kitabın vurucu gücünü özetlemekte. Yazarın hayal gücü ve cesaretinden yararlanıp kendi hayal gücümüzü ve cesaretimizi değerlendirme açısından okunması elzem bir kitap.
Satirik bir şaheser omasına rağmen ve bu özelliğinden dolayı belli bir kesime hitap ediyormuş gibi dursa da herkesin okuması gereken bir şaheser.
Meraklısı için spoiler içerir bir alıntı: Kabil Habil'i öldürür ve cezalandırılır, ceza sürgündür. Tüm gezilerinde, zaman yolculuklarında ve şehirlerde ise gördüğü, tanrının kibri, adaletsizliği ve ürkütücü bir kılığa bürünmesidir.
Kabil katil olsa da, olayların sorumlusu ve mutlak iradenin sahibi tanrının konumu nedir? Asıl soru: tanrı, eylemlerinden dolayı sorumlu tutulabilir mi? suçluluğu ya da masumluğu nasıl, ne kadar tartışılabilir?
ve muhteşem son detay: "şeytan'ın kurnazlıklarının tanrı'nın iradesine baskın çıkamayacağını eskilerden hep işittim, ama şimdi olayların bu kadar basit olduğundan kuşkuluyum, şeytan kesinlikle tanrı'nın bir aleti, tanrı'nın kendi adıyla imza atamayacağı pis işleri icra etmekle görevli.
OKUYUNUZ! OKUTUNUZ!