Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet

Mehmet
@adiguzelmf
Okur, gezer..
Reklam
Vay be
Güç budur Amon, öldürmeyi güç değil içimizin acısını dindirmektir.
Filmden bir söz
Yaşamak bazen yaşadığın süre boyunca bile yaşamaktır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatımızın ikinci bölümünde açığa vurduğumuz mizacımız, çoğunlukla öyle olsa bile, her zaman başlangıçtaki mizacımızın gelişmiş veya solmuş, güçlenmiş veya yumuşamış şekli değildir; bazen de tamamen zıt bir mizaç, adeta tersyüz edilmiş bir giysidir. Cottard, çekingen tavrı, aşırı utangaçlığı ve sevecenliğiyle, gençliği boyunca kendisine hayran olan Verdurin’lerin evi hariç her yerde, sürekli alaylara maruz kalmıştı. Kendisine buz gibi bir tavır takınmayı öğütleyen, acaba hangi hayırsever dostuydu? Edinmiş olduğu önemli mevki, bu tavrı takınmasını kolaylaştırdı.
Nasıl ilginç olsun? Suç işlemiş ama vicdan azabı çekmiyor. Ben olsam tersini yapardım. Kendi mahkûmumun öyküsünü anlatırdım. Namuslu bir ailenin çocuğu. İyi eğitim görmüş. Aşk. Kıskançlık. Tek bir nedene bağlı olmayan bir suç. Ayrıca pişmanlıklar, pişmanlıklar, bol bol pişmanlık. Fakat insanların yasaları acımasızdır: Ölmesi gerek. İşte bu noktada ölüm cezası sorununu işlerdim. İşte böyle!
Reklam
Hayal kurmadan ya da baktığınız bir nesneye hayallerinizi katmadan –ki o sizden bir şey katmaktır– resim yapamazsınız belki. Yalnızca hayal kurarak bir tabloyu bitirmeniz ise imkânsızdır. Bir besteyi ya da sinema filmini de. Eninde sonunda hayal ettiğiniz sanat eserini ‘yapmanız’ gerekecek. Bir sanatçının dünyaya söyleyeceği sözü hayal etmesi yetmez. Söylemesi, onu gerçekleştirmesi gerekir. Uçsuz bucaksız hayallerinizi, kanınızı tutuşturan duygularınızı ancak o zaman bir ‘söz’e dönüştürmüş olursunuz. Bir romanla haykırırsınız dünyaya. Bir tiyatro oyunuyla. Picasso gibi Guernica adlı bir tabloyla. Ya da müthiş bir filmle.
Yolun neresinde olursanız olun, anlatmak için anlamak gerekir. Hayatı anlamak. İnsanları anlamak. Coğrafya parçalarını tanımak. Suyu, güneşi, ateşi duyumsamak. Ama anlamak için de yoklamak. Parmak uçlarınızla. Belki de yapınız gereği, gözleri açık, ateşin içine dalarak… Anlamak ve anlatmak, yolun başında olanlar için de çok önemli. Çünkü küçük hikâyeler ya da roman yazmaya heveslenen çocuklar ve gençler, edebiyat eserlerinin bütünüyle hayal ürünü olduğunu sanıyorlar.
Kitaplar, yazarlarının hiç bilmediği, hiç gitmediği yerlere ulaşırlar. Sayfaları açıldığında, kanatları da açılmış olur çünkü.
Sayfa 1
Tanrı
Bu imge sonunda, sari kalem kutusu ve minik adamla birlesti. Küçük adam sarilip sarmalanmis bir eskiçag tannistydi; Asklepios antlarindaki betimlemelerde görülen ve bir parsömene yazil bir yazy ona okuyan bir Telespho-ros'tu. Iste ilk kez o zaman, insanlarin bireysel ruhlarina, hiç-bir gelenekle baglantist olmayan eski ruhsal ögelerin girmis olabilecegini düsündüm.
Sayfa 43 - Can yayınlarıKitabı okudu
Erzurum çarşı pazar İçinde bir kız gezer Elinde divrit kalem Dertlere derman yazar…
Reklam
Bende hiç sevmem yalnızlığı. Eşsiz,dostsuz, arkadaşsız ne yapar insan. Hücre cezası gibi bir şey bu.
Kadınlar
Kadınlar böyledir işte. Bir yanlarıyla şeytanın arka bacağı, bir yanlarıyla dupduru bir su... Bazı şeyleri kadınların hissettiği doğru ama bunlar sadece istenirse hissedilebilir. İnsanın kendine bu izni vermesi de galiba biraz cesaret gerektiriyor.
Prenses Daina
Prenses deyince aklıma ünlü İngiliz Prensesi Diana geliyor. Masallardan fırlamış gibi güzel ama yine masallardaki kızlar kadar hüzünlü bir prensesti o. Kocası veliaht Prens Charles’ta aradığını bulamamış, İngiltere sarayına ve geleneklerine ters düşecek ne varsa yapmış, adı türlü aşk dedikodularına karışmış, yoksulu başında taşımış, AIDS hastalarını öpecek cesareti göstermiş ve sonunda genç yaşta sırlarıyla birlikte çekip gitmişti bu dünyadan. Kendini bütün dünyaya sevdirmeyi başarmış ve hatta kalplerin prensesi de olmuş olsa kendini kocasına sevdirememişti. Bu da onu genç yaşta bu dünyadan kopardı aldı. Demek ki prenses de olsan, insansın işte. Duyguların, duygusal ihtiyaçların değişmiyor ki... Nalan onu hatırlatıyor bana. O da koca bir holdingin veliahtıyla evliymiş ve bunca lüks, bunca ihtişam onu mutlu etmeye yetmemiş.
Çocuk ruhlu erkek
Kadınlara gelince; en çok kendine güvenen, içlerinde bir erkeğin güçlü ruhunu taşıyanlar bayılır bu çocuk ruhlu erkeklere. Saftır, dürüsttür, yalan dolanı pek bilmez bunlar. Bilseler bile kadınlar her zaman onlardan bir adım öndedir zaten. Aslında tam da o kadınların dişine göredir bu tür erkekler. Gerçi zamanla onlar bile sıkılır bu bir türlü büyümeyen, hep çocuk kalan koca adamlardan. Kimi kaldırır atar, kimi çocuk gibi büyütmeye çalışır onları.
Erkekler
Erkekler hem bu hizmetlerin hepsini ister, hem de karşılarında muhabbet edebilecekleri, muhatap alabilecekleri, neşeli, enerjik, arada bir onlarla kavga eden, küsen, onları hayata sıkı sıkı bağlayan, güçlü kadınları sever. Bu erkekler de ne çok şey istiyor bizden!
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.