Telefon elimde, oturduğum berjer de akvaryumdan gelen su sesini dinliyorum. Ara sıra bir kaç cümle yazıp, sonrasında siliyorum. Su sesi dikkatimi dağıtıyor, gecenin bu derin sessizliğinde!...
Bazen gözlerim akvaryumda ki discuslara takılıyor. Ahenkle bir ileri, bir geri yüzüyorlar. Özellikle dişi olan kahverengi ile pembe renkli discus arasında bir rekabet göze çarpıyor. Rekabetin faili erkek olan mavi renkli diskus. Uzaktan onları izliyor, ilgisizce! Düşünüyorum da, balıkların dünyasında bile böyle bir rekabet varsa, insanların dünyasında neden olmasın!...
Hayatın öyle bir evresindeyim ki!...
Daha ileriye gidebilir miyim? Bilmiyorum!...
Ne yazık ki, edimlerin yanında kelimeler bile kifayetsiz!...
Yaşamın zorluğu ve çirkinliği derken, geçip gidiyor zaman! Ruhum kırık, dökük ama kalbim hâlâ mağrur.
Herkesin çıkmazları var. Ve hepimiz yaşam savaşı veriyoruz, bu savaşın ruhumuzda açtığı derin yaralardan bihaber.
Dünyaya kaos hakim! Bir taraftan doğal afetler ve salgınlar, diğer yandan güçlü olanın zayıf olanı acımasızca ezerek yok ettiği bir dünya!
Gücü elinde bulunduran insanların hükmettiği güçlü vahşilik olmasa acaba hayat nasıl olurdu, diye düşünüyorum.
Hâlbuki bir umuttu, kimsenin kimseyi hor görmeyip, ezip geçmediği bir dünya!...
Şairin dediği gibi,
" Bir umuttur yaşamak!..."
Belki de!...