Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Oğuzlar Anadolu'ya geldikleri zaman, sağlam bir temel kurdular. Bütün memlekette, milletimizin yıkılmaz esası olan köyleri tesis ettiler. Bugün Anadolu'nun köy isimleri tetkik edilince, Oğuz destanında anlatılan boylar açıkça görülür: Kayılar, Kınıklar, Afşarlar, Bayındırlar, Salurlar, Karkınlar, Bayatlar, Yazırlar, Çepniler vesaire...
Sayfa 40 - Dergah Yayınları, 14. Baskı, Ekim 2017Kitabı okudu
11. yüzyıldan itibaren Güneybatı Asya'ya giren Oğuzlar-Türkmenler, burada çok sayıda devlet kurmuşlardır. Bunların arasında Selçuklular, Atabeylikler, Anadolu Beylikleri, Karakoyunlular, Akkoyunlular,Osmanlılar, Safeviler, Afşarlar ve Kaçarlar sayılabilir. Günümünde Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Suriye, Irak, Ürdün, İran, Türkmenistan, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya ve Moldova gibi ülkelerde yaşayan Türk kökenli insanların büyük çoğunluğu. Oğuzların devamıdırlar.
Sayfa 141 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Bu bir hakikattir ki bin sene müddetle hiçbir Türk devleti Türk'e hakettiği değeri vermemiştir. Selçukluların devletin dilini Farsça yapmaları, Gaznelilerin, Fars dilinde Şahname yazdırması, Alişir Nevaî'ye ve Fuzuli'ye kadar şairlerin şiirlerini Türkçe değil de, Farsça yazmaları hiçbir devlet adamımızı huzursuz etmemişti. Daha sonra ise alevilik, şiilik, sünnilik gibi tarikat ve mezhepler oluşturarak Türk milletini birbirine düşürmüş, düşman yapmış, hatta üçyüz sene bu tarikat ayrılığıyla Anadolu Türklüğü'nü idaresinde bulunduran Osmanlı hanedanıyla, İran ve Azerbaycan kıtasındaki İlhanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Kaçarlar, Türk'ü Türk'e kırdırmışlardı. İttihat Terakki devriyle, Mustafa Kemal'in yaşadığı yıllara kadar, hiçbir devletimizin milli felsefesi olmamıştı.
İran'daki son Türk hânedanlığı Kacarlar...
Üniversitede okuduğum 1935 senesinde yaz tatiline geldiğimde birgün babam bana şöyle söyledi: "Oğlum komşu köyümüz olan Arbatlılar bizim köye Kacarlar diyorlar. Bizde onlara Bayatlar diyoruz. Bunun manâsı neymiş bir türlü çıkaramıyorum." Rahmetli babamın sözleri beni sevindirdi. Çünkü yüksek tahsilli olarak hangi Türk boyuna mensup olduğumuzu öğrenmiş bulunuyordum. Bunun için de babamın elini öperek şunu söyledim: "Sevgili babacığım Kaçarlar, Bayatlar, Afşarlar, Karakoyunlular, birer Türk kabilesidir. Komşu köylerimiz bize Kacar dediklerine göre biz İran'da hanedanlık kurmuş ve üçyüz sene o bölgeyi idare etmiş Ağa Mehmetşah, Nesreddin Şah ve diğerlerinin mensup olduğu Kacar boyuna mensubuz. Komşu köyümüz ise Kaçarlarla yakın akraba olan Bayat boyuna mensupturlar." Evet biz Kaçar Türk boyundandık. Bu boy, Oğuzların Kafkaslara ve Anadolu'ya yayılarak bulundukları bölgeleri Türkleştirmişlerdi. Hatta uzun yıllar sonra Türk tarih âlimleri Selçuklu Türkiyesi'nde 1278 senesine kadar kullanılan Farsçayı kaldırarak Anadolu'da Türkçeyi devlet dili yapan ve Selçuklu Devleti kurulduğundan itibaren devlet hudutları içinde Türk dilini mecburî konuşma ve yazı dili kanununu çıkaran Karamanoğlu Mehmet Bey'in kabilesinin de Kaçarlardan olduğunu ispatlamışlardır. Anadolu'nun fethedilmesinden sonra Türkmen boyları Anadolu'yu Türkleştirirken Kaçar kabilesinden bir kol da gelerek Konya'nın Ermenek kazasını Türkleştirmişlerdi ve asırlar sonra bu kabilenin birisine mensup olan Mehmet Bey, devletin resmî dilini Türkçe yapmıştır.
11. yüzyıldan itibaren İran’a yerleşmeye başlayan Afşarlar günümüzde İran’daki Türk toplulukların içinde Azerilerden sonra Kaçarlar ile birlikte en kalabalık grubu oluşturmaktadırlar. İran’daki Afşarların nüfusunun 850.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. İran coğrafyasının büyük bir kısmında dağınık bir şekilde ve yarı göçebe olarak yaşayan
Afşarca (Afşar dili, Efşar lehçesi ya da Afşar Turki), Oğuz boylarından Bozoklar'ın Yıldızhan koluna mensup kolu olan Afşarların (Avşar) kullandığı Türk dilidir.
Afşar Türkçesi (Efşar-e Torki Ziban)
Tepâ kasabasındaki Afşar dilinin özellikleri ile ilgili ilk çalışma L. Ligeti’nin ‘Sur la langue des Afchars d’Afghanistan’ (1957) adlı eseridir. Daha sonraki dönemlerde İran ve Afganistan’daki Türk dilleri üzerine G. Doerfer öncülüğünde yapılan alan araştırmalarında Afşarca ile ilgili materyaller de derlenmiş, derlenen bu malzemeler ise G. Doerfer ile W. Hesche’nin Südoghusische Materialien aus Afghanistan und Iran (1989) başlıklı çalışmasında yayımlanmıştır. Bu çalışmada Tepâ ve Kâbul Afşarcası ile ilgili veriler bulunmaktadır. Aynı alan araştırmasına dayanan Kabil Afşarcası ile ilgili veriler ise G. Doerfer’in ‘Ein türkischer Dialekt aus der Gegend von Hamadān’ (1983) ve ‘Kabulafscharisch und Chaladsch’(1985) çalışmaları ile değerlendirilmiştir. Bu alanda Afşarlar ve dilleri ile ilgili genel bir çalışma yapan A. M. Abbasov’u ve ‘Nekotorye zametki ob afsharakh Afganistana’ (1975) adlı çalışmasını da saymak gerekir.
Reklam
İran 1042'de tamamen Selçukluların hükmüne girip 12. asır sonlarına kadar bu hanedanın, daha sonra yine halis Türk olan Harzemşahlar'ın, Harzemşahlar'dan sonra Çengiz Hanedanının bir kolu olan İlhanlılar'ın, İlhanlılar'dan sonra Calayırlar, Karakoyunlular, Temirliler, Akkoyunlular, Safevîler, Afşarlar ve Kaçarların hâkimiyeti altında kalmış ve bu hâkimiyet 1925 yılına kadar uzamıştır. 1042 ile 1925 arası 883 yıl eder.
Sayfa 49 - Togan Yayıncılık
168 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Afganistan'da Türkler kitabı üç bölümden oluşmaktadır. Yazar, Afganistan Türklerini dile getirmeden önce Afganistan Devleti'nin kuruluşunu bu kuruluş sürecinde siyasi desteklenmeleri, dış devletlerin bölgedeki destek ve faaliyetlerini kronolojik bir şekilde anlatmıştır. Daha sonra Afganistan'da yaşayan Özbekler, Hazaralar , Türkmenler, Aymaklar, Afşarlar, Kazaklar, Kırgızlar, Karakalpaklar, Halaçlar hakkında bilgi vermiştir. Son bölümde ise Afganistan'da Türklerin siyasi mücadelelerine yer vermiştir.
Afganistan’da Türkler
Afganistan’da TürklerSelçuk Duman · Berikan Yayınları · 20191 okunma
Abidin bey aylar önce içine işleyen sözü Afşar kızının başına kakar ; Nasıl ince hatun hani çölün tazısı dağın cerenini (ceylan) alamazdı ya. İnce hatun güler ve Afşarlar arasında bir deyim olan şu sözleri söyler : Ne bileyim Abidin bey, kar'ın bu kadar çok yağıp da könesin av olacağını (könes: hantal bir köpek cinsi)
İlhanlılar'dan sonra Calayırlar, Karakoyunlular, Temirliler, Akkoyunlular, Safevîler, Afşarlar ve Kaçarların hâkimiyeti altında kalmış ve bu hâkimiyet 1925 yılına kadar uzamıştır. 1042 ile 1925 arası 883 yıl eder. Bir ülke 883 yıl Türklerin elinde kalıp da halkının çoğu Türk olunca şüphesiz bir Türk memleketi sayılacaktır. Bir Türk memleketi olduğu halde zıt ve yabancı bir ülke sayılmasının tek sebebi ortaçağlardaki devlet kavramında en mühim faktör sayılan mezhep ayrılığının doğurduğu aralıksız ve lüzumsuz kavgalardır.
İrfan Yayıncılık
Reklam
İran 1042'de tamamen Selçukluların hükmüne girip 12. asır sonlarına kadar bu hanedanın, daha sonra yine halis Türk olan Harzemşahlar'ın, Harzemşahlar'dan sonra Çengiz Hanedanının bir kolu olan İlhanlılar'ın, İlhanlılar'dan sonra Calayırlar, Karakoyunlular, Temirliler, Akkoyunlular, Safevîler, Afşarlar ve Kaçarların hâkimiyeti altında kalmış ve bu hâkimiyet 1925 yılına kadar uzamıştır. 1042 ile 1925 arası 883 yıl eder. Bir ülke 883 yıl Türklerin elinde kalıp da halkının çoğu Türk olunca şüphesiz bir Türk memleketi sayılacaktır. Bir Türk memleketi olduğu halde zıt ve yabancı bir ülke sayılmasının tek sebebi ortaçağlardaki devlet kavramında en mühim faktör sayılan mezhep ayrılığının doğurduğu aralıksız ve lüzumsuz kavgalardır.
Babası, Afşarlar'dan asilzade olmayan bir şahıstı. Nadir de gençliğinde çobandı. İran'a baş oluncaya kadar çok karışık ve sıkıntılı bir ömür sürdü. Ozbekler'e tutsak oldu, çetelere başlık yaptı, eşkiyalık etti. Bu yıllar içerisinde yiğitliği ve zekâsı her tarafa yayıldığı için etrafına toplananlarla büyük bir kuvvete sahip oldu. Daha hükümdar olmadan önce İran'ı ele almıştı. Nihayet 1736'da o yurdun resmî başı olarak Nadir Şah adını takındı.
AFŞARLI NADİR Türk milletinin anayurtları Türkistan ve Türkiye'de kurduğu devletler, tarih boyunca kurulmuş olan bütün devletlerin en güçlüleridir. Fakat milletimizin, yalnız anayurtlarında dünyanın en büyük devletlerini kurmakla kalmamış, başka milletler üzerinde de yüzyıllarca padişahlık yapmıştır. Çin'de, Hint'te, İran'da, Şimali Afrika'da,
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.