“Bir acıya tahammül edebilmek ancak ondan daha büyük bir acıyla yüz yüze gelmekle mümkün olabilirmiş, anladım. Şimdi, bir dağın diline emanet ettiğimde bile ölü harfler, yanık kelimeler doğuran bu seyrüseferi, altında ezildiğim her şeyi, bu acıyı unutabilmek için bir diğer acımı diriltmeye uğraşıyorum. Seni unutmak için yaşadıklarımı, yaşadığım şeyi unutmak için de seni hatırlıyorum. Ama mümkün değil, hiçbirini unutamıyorum. Ruhun kaldırabildiği acıyı bazen beden reddeder, çünkü kaldıramaz. O zaman bedeni “daha derin bir acıyla susturmak gerekir. Aşkın acısından kaçarak sığınılacak en uygun yer ancak bir savaş olabilir. Ruhumun acısını ancak bedenimin acısı dindirebilir. Aşkımı acıya döndürebilirsem ancak dayanabilirim. Yaşadığıyla yaşamadığını artık ayrıt edemeyen zihnim tümüyle gerçeğin ortasında. Oysa...”
Sayfa 969 - PdfKitabı okudu
Buna karşılık, dinleyin ne kadar düşkündü ölümlüler ve ben bu ağızsız, dilsiz, çocuksu varlıklara, Nasıl verdim aklı, düşünceyi… Önceleri insanlar görmeden bakıyor, Dinlediklerini anlamıyorlardı, Uzun ömürleri boyunca düş görüntüleri gibi Düzensiz, gelişigüzel yaşıyorlardı. Bilmiyorlardı duvar örmesini, İçine güneş gören evler yapmasını, Ağacı kullanmasını bilmiyorlardı. Yerin altında karanlık mağaralarda karınca sürüleri gibi yaşıyorlardı. Ne kışın geleceği belliydi onlar için, Ne çiçekli baharın, ne bereketli yazın. Bilinç yoktu hiçbir yaptıklarında Ben gösterinceye kadar onlara yıldızların Doğuş batışlarını kestirmenin yolunu.
Reklam
En sevdiğim ikinci kitabının en güzel alıntısı
Öncelikle, bilgilenmenin -özellikle de iyilik ve kötülük gibi nazik konularda- cahil kalmaya her zaman tercih edilir olduğunu anlamakta en yontulmamış zekâ bile hiç güçlük çekmez; henüz icat edilmemiş bir cehennemde ezeli mahkûmiyet riskini, farkına varmadan, herkes göze alabilir. İkinci olarak, efendi'nin öngörüsüzlüğü apaçık ortadadır; çünkü bu meyvenin yenmesini gerçekten istememiş olsaydı çare basitti: Ağacı hiç dikmemesi, başka yere yerleştirmesi veyahut dikenli tellerden bir çitle etrafını çevirmesi yeterli olurdu. Üçüncüsü ise, adem ile havva çıplak olduklarını tanrı'nın emrine itaat etmedikleri için keşfetmiş değillerdir.
Kırmızı Kedi Yayınevi
"Allah'ım" dedi, ne zaman istersen al canımı ama bugün değil. bu duygu kâlbimdeyken yazık olur.
Sayfa 143Kitabı okudu
"Allah'ım" dedi Ne zaman istersen al canımı ama bugün değil. Bu duygu kalbimdeyken bana yazık olur."
Buğdayın karnı yarık , niçin yarık? Bölüşülsün diye! Bir ağaya bir ortağa !
Reklam
1.000 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.