Merhabalar sevgili okurlar. Bu şekilde bir ilginç başlık oldu ama gerçekten kitapla ilgili diyebileceğim söz bu oldu. Zaten kitapta da bol bol geçiyor. Yaşar Kemal`in okumuş olduğum 2. Kitabı ve uzun zamandır okumak istediğim bir seriydi. Yani bu seriye başlamaktan çok mutluyum :)
Kemal Sadık Gökçeli yani bizlerin tanıdığı Yaşar Kemal Osmaniye
Kitap Arasında Çiçek Kurutangillerden ‘e nazik daveti ve muazzam kitap seçiminden dolayı teşekkür ediyorum. Yakın okur arkadaşlarımın şikâyetçi oldukları listende neden “yerli” yazar çok az isyanını bir nebze bastıran bu kitabı okumamı sağlamış oldu. :) Facebook gruplarında takılırken bana kitap önerin de gideyim
E-book olarak okumak İsterseniz.
drive.google.com/file/d/1upa9t7o...
Her son yeni bir başlangıca gebedir. Bitmek; kimine göre bir son, başkasına göre yeniden doğuştur. Her şeyin sonu olduğu gibi bununda bir sonu vardır. Geç olsa da öğrendim artık. Şimdi baktığımda geride ne bırakabiliyorum ve siz
Emel'e isimli hikayede birden fazla edebi metod deneyen yazar bir memleket meselesi, bir kürtaj, bir darbe ile konusu ile birlikte bizi duygusal bir deryaya sokuyor. Edebi bir şov var. Çok etkileyen ve insanın içini titreten bir hikayeydi Emel'e. Bir içses, bir gazeteden haberleri sırayla okuma, bir ölümü hatırlama gibi konulara girdiği
Zavallı uysal insanlar; tatlı bakışlı insanlar!.. Sevimli insanlar!.. Onlar niçin ağlayıp sızlamıyorlar?; Onlar her şeylerini veren insanlardır... Sessiz sessiz, tatlı tatlı bakarlar... Sonya! Sonya! Ağzı var dili yok Sonya!..
Ağzı kalabalık arkadaşımız Hüseyin’in kafesinde buluşmaya karar vermiştik. Aslında yadırgamıştım bu iki kızın benimle “sohbet etmek istiyoruz hocam sadece” diye buluşmak istemesini. Çünkü alışıldık bir durum değildi. Tabii ki tanışıyorduk, tabii ki birlikte işler yapmıştık ama müstakilen benimle “sohbet etmek istiyoruz” diyerek buluşmayı