Oyuncu olarak ilgisini çeken, 'yoksul'u canlandırmaktır. Ve o rolü "mış gibi" oynamaz, can verir, gerçek kılar. Türk sinemasına bir Orhan Kemal gibi gelir: Küçük adamı büyüten adam... Bir oyun provasında hocası Muhsin Ertuğrul'a "Ben hep George, Paul falan oluyorum. Hani ah diyorum, bir oyunda şöyle kahve meydancısı Ali olsam, askıyı usulünce taşısam, bir mendili fiyakalı biçimde omzuma atsam..."der.
Sayfa 29 - Medu Yayıncılık / İstanbul'la Karışık Sadri Alışık / Seray Şahiner