Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aileye ve köklere bağlılık; bana göre bu dünyadaki en önemli aidiyet hissi budur. Aile her şeyin temeli.
Oralı buralı olmak değildi mesele... Döndüğümüz toprak bizim olduğu için değil, biz o toprağın bir parçası olduğumuz içindi bu hiç bitmeyen aidiyet hissi. Bu yüzden hep köküne, özüne dönmek ister insan. O yüzden toprağını arar. Yerini sevince çiçeği de meyvesi de çok olur ağacın.
Reklam
Belirli bir aidiyet hissi olmadan nasıl yaşar insan? Birisine, bir yere, bir kimliğe veya ülküye bağlanmadan yaşamak... Kendi yaşama imkansızlığımı kelimelerden ve soru işaretlerinden bir damga gibi taşıyorum üstümde. Biliyorum. Ama bilmek iyileştirmiyor hiçbir şeyi... Sonsuza kadar sürecek bu ruhumdaki cüzzam, hiçbir tanrı dokunmayacak suskunluğuma... #solaservus
Araştırmalara göre, sosyal medya üzerinden yürütülen propaganda, taraftar toplamak için önemli bir yöntem ve Suriye ve Irak'taki Orta Asyalıların neredeyse yarısı, Rusya'daki göçmen işçi toplulukları arasından geliyor. Tucker'e göre göçmenler, geçmişleri ne olursa olsun herkesin ulaşabileceği ütopik bir toplum hayali olan halifelikle bağdaştırılan olumlu imaj sayesinde kandırılıyor. Tucker ayrıca, Orta Asyalı üyelerin "İslam'ı dayanışma ve aidiyet hissi veren ve maruz kaldıkları zorluk ve ayrımcılığa açıklama getiren bir kimlik olarak kabul ettiğini" öne sürüyor.
Sayfa 122 - KETEBE YAYINLARIKitabı okudu
Bir kişinin gerek içgüdüsel, gerekse tinsel bir kimlik olan kendine özgü ruh hali, psişik bir onay ve kabullenmeyle çevrildiğinde, o kişi daha önce hiç olmayan bir canlılık ve güç hisseder. Kendi gerçek psişik ailesini arayıp bulmak, kişiye canlılık ve aidiyet hissi getirir.
Ancak bize ait olan, eksik bırakabilir bizi. Ancak o şey bizi paramparça edebilir. Bütünlüğümüz ancak böyle bozulabilir. Sahte olan, boşluk hissi verir. Eksiklik yanılsamasıdır bu. Uçucudur, geçicidir. Sahte boşluklar her şekilde dolarken aidiyet doldurulamaz bu yüzden. 
Sayfa 38 - Zeynep MerdanKitabı okudu
Reklam
170 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
"emri bil maruf nehyi anil münker " çerçevesinde yaşamaktır esas... kendi kabuğuna çekilerek değil.... İslamın ruhuna baktığımızda hem iyi olmayı hem de başkalarına faydalı olmayı , yapılan fiillerde neden yaptığını, hangi istikamete doğru hareket ettiğinin bilincinde olan bireyleri hedefler. İnsanın pasiflikten kurtulup aktif iyiye dönebilmesinin yolu baş koyduğu yola, inancına, dava ruhu ile sarılmak ve hareket etmek, bu davaya kendini aidiyet hissi ile adanmış olması gerekir. hayatımızda yaşadığımız iniş ve çıkışlarda umut ederek , uyum ve yaşadığı hayatta varmak istediği ufuk çizgisinde bir hayat yaşamak kişinin aktif iyi olma yolunda formüllerden bazılarıdır. okunması akıcı ve keyifli, bir çırpıda biten, okuyana kendini sorgulama ve düşünmeye sevk eden mesajlar içerir.
Pasif İyiden Aktif İyiye
Pasif İyiden Aktif İyiyeMustafa İslamoğlu · Düşün Yayınları · 2013444 okunma
Geniş ailenin kaybedilmesi kapitalizm için bir fayda sağlıyordu, böylece küçül(tül)müş ailenin toprağa ve atalara sadakati kalmayacak, hareketlilik artacak, yer değiştirmeyle birlikte iş ve tüketim sahaları da genişleyecekti. Ama çekirdek aile, bir evvelki nesille en yeni neslin irtibatının kopması, onlardan alınan hayat bilgisinin azalması anlamına da geliyordu. Yaşlılarıyla birlikte büyüyen çocukların sağladığı aidiyet ve süreklilik duygusunun çekirdek aileyle giderek azaldığını, hatta Batıda gittikçe yaygınlaşan tek ebeveynli ailelerle çocukların büyük bir sersemlik ve yurtsuzluk hissi yaşadıklarını söyleyebiliriz. Bakım işi giderek artan oranlarda profesyonel kurum ve kişilere devrediliyor ve ailenin yetişkinlerinin çocuklar üzerindeki otoritesi zayıflıyor.
Video oyunları akıl almaz bir şiddete gömülü, televizyon yapımlarında sinek gibi insan öldürülüyor, gün geçmiyor ki dışarıdaki dünyadan bir vahşet haberi ulaşmasın. Ümitsiz bir dünyada hak aramanın yegâne yönteminin şiddet olduğunu düşünerek yetişen bir kuşak karşısındayız. Onları hayata bağlayacak, bir yön ve anlam duygusu verebilecek şey, birlikte yapacağımız konuşmayı zenginleştirmek, onlarla hikâyeleri ve hayalleri paylaşmak olabilir. Çocuklarımıza hikâye anlatmalı, onları hikâyelerle emzirmeliyiz. Anlattığımız hikâyeler onları anonim bir dünyada yurtsuz kalmaktan kurtaracaktır. Onlara bir aidiyet hissi verecek; başları sıkıştığında, uzaklarda üşüdüklerinde, bu hikâyelere iltica edebileceklerdir. Bir hikâyeyi paylaşmak aynı hayallerle ısınmaktır, birlikte düş görme temrinleri yapmaktır.
Beni, bana kötü hissettiren insanlardı. Hassas bir bünyeye sahiptim. Diğerlerinden çok daha hassas. Ama ben gaddar nasıl olunur bilmiyordum. Acımasız olamazdım mesela. Ben denesem içim beceremez, tökezlerdi yine bir yerlerde. Yoldan geçerken engeli olan bir insanı görünce gözünden istemsizce damlalar süzülen insanın bu hayatla, hadi onu da geçtim içindekilerle baş etmesi mümkün mü? Bu uyanık geçinen sürü arasında sayıca az kalmış olmanın derin üzüntüsü nasıl taşınır, nasıl anlatayım sana? İnsan en son çareyi kendi içinde küçükten bir kulübe yapıp oraya sığınıvermekte buluyor işte senin anlayacağın en sonunda. Bir zaman sonra da oraya alışıyor. Hani aidiyet hissi var ya. Oradan başka bir yere ait hissedemiyor kendini. Kendine yalnızca kendinin yetebildiği bir dünya kuruyor. Kimsenin bozmasını istemediği bir dünya. Küçücük.
656 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.